Yönetmen: Emre Akay, Hasan Yalaz
Senarist: Emre Akay, Hasan Yalaz
Görüntü Yönetmeni: Seçkin Uysal, Emre Akay, Hasan Yalaz
Özgün Müzik: Mehmet Demirtaş
Oyuncular: Emre Akay, Gülüm Baltacıgil, Tuğra Kaftancıoğlu, Mehmet Demirtaş
Yapımcı: Emre Akay, Hasan Yalaz
Yapım Şirketi: No Budget Films
Türkiye, 2003, 35 mm, Renkli
85, Türkçe; İngilizce altyazılı
Türk sinemasının 90larda birkaç "auteur" üzerinden yaşadığı çıkış, bir "yeniden doğuş"un kuluçka dönemiydi. Film yapmak, hâlâ ulaşılması zor bir hedef olmayı sürdürüyordu. 2000'lerde hem toplumdaki dışavurum ihtiyacının artık önlenemeyecek kadar olgunlaşmış olması hem de dijital kameranın yaygınlaşarak maliyetleri düşürmesiyle, üretim patlaması süreci başlamış oldu. Tam bu sürecin başlarında, sinema yapma tutkusunu bir çılgınlık (yer yer delilik!) biçimi olarak işleyen ve çok düşük bütçelerine, deneyimsiz yönetmenlerine rağmen şaşırtıcı bir yetkinlik sergileyen iki film yapıldı: Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak ve Bir Tuğra Kaftancıoğlu Filmi.
Tüm hayatını bir köyde geçiren Ahmet Uluçay'ın çocukluk anılarına döndüğü Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak, yönetmenin film gösterimi düzenlemek için projeksiyon makinesi yapmaya çalışmaktan bizzat film çekme hayaline, ayrıca güzel bir komşu kızına uzanan ilk aşklarının ve imkânsızlıkların hikâyesi. Ancak Uluçay'ın seyirciye aktardıkları, basit bir sinema aşkından veya "köyde sinemasever olmanın" zorluklarından ibaret değil. Uluçay, sıkıcı bir gündelik hayatın içinde bir sinemacının gözünün nasıl gördüğüne, hayatı kendi algısında nasıl sinemalaştırdığına dair mizansenlerle, sembolizme kaymadan farklı çağrışımlara (kısmen Anadolu mistisizmine) kapı açan bir imgelemle zenginleştiriyor filmini.
Emre Akay ve Hasan Yalazın birlikte yönettiği Bir Tuğra Kaftancıoğlu Filmi, gerçekliğin hayallerle değil, belgeselin kurmacayla yer değiştirip durduğu bir yapıya sahip. Kadın düşmanı-sadist yönetmen Tuğra Kaftancıoğlunun "çarpıcı" bir film çekmek amacıyla kurduğu, sadece seti değil hayatı yönetmeye kalkışan bir oyun etrafında, sinemanın gözetleme-gözetlenme kavramlarıyla ilişkisinden şöhret düşkünlüğüne ve sinemacılık adına hangi yolların mubah olabileceğine kadar birçok tema, müthiş bir kara mizahla birleşerek gündeme geliyor.
Adı veya doğası ister tutku, ister delilik olsun, konu sinema olunca tek bir kural var. Tuğra Kaftancıoğlu'nun dediği gibi: "Yeni bir şeyler var ve galiba bu konuda ortak bir şeyler yapabiliriz… Lütfen çekmeye devam et. Çok hoş. Evet…" – Yeşim Tabak