Göklerin Hakimi

Gösterime Giriş Tarihi: 18 Şubat 2005
20. yüzyılın en hırslı kişiliklerinden biri, şüphesiz Howard Hughes’du. O, etkili bir öncü, başarılı bir işadamı, meşhur bir film yapımcısı ve risk alma konusunda örnek bir Amerikalıydı- ama kendini öncelikle bir havacı olarak görüyordu. “The Aviator” filminde, yönetmen Martin Scorsese, hikaye anlatımını Hughes’un hayatının en yaratıcı ve verimli dönemi olan 1920’lerin ortasından 1940’lı yıllarla çerçeveliyor. Bu dönem, Hughes’un hem film yapımcılığı, hem de havacılık konusunda en tutkulu ve en gözü pek olduğu dönem. Kontrol dışı icatlar, tutkulu gönül ilişkileri ve şirketler arası vahşi savaşlar ile bu dönem aynı zamanda Hughes’un hırslarının, şöhretinin, zenginliğinin ve kendi mükemmeliyetçiliğinin sonuçlarına katlandığı bir dönemdir.
Geleceğin rüyaları, ve teknoloji ile yolunu çizen bir insan hakkındaki bu filmi yaparken Martin Scorsese, Howard Hughes`un gerçeklerini yansıtabilmek için sinematografik yeniliklere başvurdu. 20’li, 30’lu ve 40’lı yıllarda kullanılan klasik minyatürler, köstüm, ışık tekniklerini dijital teknolojiyle birleştiren Scorsese ve ekibi, titiz bir çalışma sergiledi. Sonuçta Scorsese`nin modern estetiği, Amerika’nın geçmişini tekrar yasama döndürdü.
Leonardo Di Caprio, ergenlik döneminden yeni çıkmış ve babasının matkap ucu fabrikasından ona kalan serveti, 1.Dünya Savaşı’nda savaşan uçakları konu alan “Hells Angels-Cehennem Melekleri” adında bir film çekmek için kullanmak gibi çılgın bir karar veren Howard Huges’u canlandırmaktadır. Bağımsız bir yapımcı olarak Hollywood sistemine karşı gelen Hughes, benzeri olmayan bir film yapmak üzere yola çıkar ve kendi hava gösterilerini gerçekleştirerek özel bir hava aracı tasarlar. Böylece kendi döneminde tarihin en yüksek bütçeli uzun filmini gerçekleştirir. “Hell’s Angels - Cehennem Melekleri” henüz çocuk olan Howard Hughes’un servetin ötesinde şöhrete de taşır.