AŞKIN ARSUNAN, İstanbul
19 Haziran Cumartesi / 23:00
Müzik çevrelerince gayet iyi tanınsa da, Aşkın Arsunan geniş kitleler için yeni bir isim sayılabilir. Müzikal kariyerinin büyük bir bölümünde yurtdışında olmasının bunda etkisi büyük ama belki daha da önemlisi onun her zaman işin mutfağında yer almış olması.
Cazseverler Aşkın Arsunan ismini ilk kez 2000 yılında İstanbul Caz Festivali ve ardından da Babylon’da verdiği Ethno Karma Project konserleriyle duyurdular. Arsunan’ın Levent Altındağ, Şenova Ülker, Aycan Teztel, Eylem Pelit, Volkan Öktem gibi önemli müzisyenlerin katılımıyla oluşturduğu bu proje yoğun ilgi gördü. Aşkın Arsunan’ın Ethno Karma Project’le başlayıp günümüze uzanan süreçte ürettiği parçalardan oluşan ilk solo albümü ‘One A Day’ 2004 Şubat ayında Aura Records etiketiyle yayınlandı.
‘One A Day’ standart cazdan avant-garde’a uzanan, etnik ve elektronik dokunuşlarla süslenmiş bir albüm. Müzisyen, besteci ve aranjör Aşkın Arsunan’ı tüm renkleriyle yansıtan albümün, farklı beğenilere hitap edebilecek geniş bir yelpazeye sahip olmasındaki en büyük neden, Arsunan’ın hayattaki duruşu ve müzikal bakışının yıllar içinde uğradığı değişimlerden izler taşıyor olması.
Hem insan hem de müzik adamı olarak hayatında kaldıraç görevi yaptığı için deneyimli müzisyen Aycan Teztel’e ithaf ettiği ve piyano solosuyla adeta bu minnetini dile getirdiği ballad Kriko’dan, Sibel Gürsoy’la düet yaptığı albümün tek vokalli parçası One Day’e, Levent Altındağ’ın soprano solosuyla sizi alıp bambaşka diyarlara uçurduğu Ethno Karma’dan Şenova Ülker’in trompet solosu ve elektronik dokunuşlarla zenginleşen New Wave Of 212’ye ‘One A Day’ farklı renkleri ve tekdüzelikten uzak oluşuyla günde en az bir kere dinlenebilecek bir albüm.
Aşkın Arsunan müziğin içine doğan şanslı müzisyenlerden. Şanslı çünkü her bir odasından farklı bir müziğin duyulduğu bir evde büyümüş. Trompet çalan baba Sait Arsunan aynı zamanda kontrbas, keman, akordeon ve piyano çalan bir multi enstürmanist. Halen Amerika’da piyano öğretmenliği yapan abla Ayla Jordan Ankara Devlet Konservatuarı’nda öğrenci, ağabey Neşet Arsunan konservatuarın trombon bölümünde okuyor, dayılar ve amcalar müzisyen, ailenin Türk Müziği kanadı ise anne Gülfem Arsunan. Arsunan’ın müzisyenlik macerası radyonun karşısına geçip duyduğu müzikleri mızıkayla çalarak başladı. Ardından hemen hemen kendisiyle aynı boyda olan bir enstrümana, akordeona geçti. Kısa bir süre sonra akordeondaki klavye pratiğiyle piyanoya hiç zorlanmadan geçiş yapan Arsunan ilkokuldan sonra Ankara Devlet Konservatuarı’na girdi ama klasik müziğin dışına çıkmak isteyen tüm iyi müzisyenlerin başına geldiği gibi okuldan uzaklaştırıldı. Konservatuar eğitimine İstanbul’da devam etti ama 15 yaşında profesyonel müzik hayatına başlamıştı bile. 70’li yıllarda Turhan Eteke Orkestrası ile yurtdışına çıkan Arsunan uzun yıllar İsveç’te kaldı. Semus Müzik Akademisi’nde Carl Axel Hall ile yaptığı çalışmalar müzikal vizyonunun gelişmesine katkıda bulundu, değişik gruplarla çaldı. 80’li yıllarda, başta İsveç olmak üzere Avrupa’nın çeşitli ülkeleri ile Amerika’da müzisyen, aranjör ve besteci olarak çalışan Aşkın Arsunan’ın aynı sahneyi paylaştığı isimler arasında; İsveç’in ‘süperstar’ı sayılabilecek olan Lil Babs, Janet Jackson ve vokal caza damgasını vurmuş olan güçlü ses Patti Austin sayılabilir. Amerika’da belgesel film müzikleri de yapan Arsunan 1988’de Türkiye’ye döndü. 90’lı yıllarda ise Fatih Erkoç, Onno Tunç, Zuhal Olcay, Sertab Erener, Sezen Aksu ve Levent Yüksel gibi Türkiye’nin önde gelen isimleriyle çalıştı, bu arada çeşitli film ve reklam müziklerine imzasını attı, Türk sinemasının son dönem önemli filmlerinden Eşkıya’nın jenerik müziklerini ve Balalayka’nın da film müziklerini yaptı.
Aşkın Arsunan - piyano ve tuşlu çalgılar, Şenova Ülker - trompet, Yahya Dai - saksofon, Aycan Teztel - trombon, Volkan Hürsever - bas, Volkan Öktem - davul