Solist
Dr. Adnan Çoban
Saz Sanatçıları
Neşe Yeşim Altınel Çoban – Keman
Gökhan Filizman - Tanbur
Caner Can – Kanun
Hüseyin Özkılıç – Ney
Sarper Eroğlu – Ud
Geçmişten günümüze gelebilmiş önemli kültürel miraslarımızdan Türk Müziği, bu coğrafyada farklı etnik kimliklerin oluşturduğu kültürel mozayiğin en somut örneklerindendir. Bu konserde, musikimizin 9. ve 10.y.y.da El-Kındî, Farabî ve İbn-i Sînâ ile başlayan, Abdülkadir Merâgî ile devam eden, 17.yüzyılda Hafız Post ve öğrencisi Itrî ile gelişen III. Selim’le yeniden inşa edilen ve Hammamîzâde İsmail Dede Efendi ile zirve yapan tarihi seyri ele alınacak.
Siyasî, sosyal, askerî, hukukî ve iktisadî birçok alanda Islahat Hareketlerini başlatan Sultan Selim Han, en büyük başarıyı musikimizde yarattığı yenilikler ve gelişimlerde göstermiştir. 1785’te başlayıp 1815’e dek süren bu dönemde, bestekârlar daha lirik ve dünyadaki yenileşmeye uygun eserler ortaya koymuşlardır. Böylece klasik dönemde hakim olan uhrevî ve mistik üslubun yerini daha dünyevî bir üslup almıştır. Sultan Selim Han, Sadullah Ağa ve Dede efendi gibi geleneksel klasik çizgiden taviz vermeyen bestekârların yanında halk müziği tarzına yakın bestekârları da etrafında toplamıştır. Musikimizde nota sistemine geçiş, onun zamanında kabul edilen Hamparsum nota sistemiyle olmuştur. Bu nota sistemi sayesinde birçok klasik eser günümüze ulaştırılabilmiştir. Bir padişah olarak başlattığı bu musiki hamlelerinin yanında bir bestekâr olarak ortaya koyduğu eserlerin ve makamların da musiki tarihimiz açısından önemi büyüktür. Tanburî ve neyzen olan Sultan Selim, Suzidilara, Şevkefza, Evcara, Şevk-u Tarab, Muhayyersünbüle gibi makamları terkip etmiş ve birçok muhteşem besteye de imza atmıştır. III. Selim ekolünün yarattığı en büyük eser ise hiç kuşkusuz Hammâmîzâde İsmail Dede Efendi’dir. Bu büyük bestekâr hocası III. Selim’den aldığı feyizle musiki tarihimizin Itrî’den sonraki ikinci büyük zirvesinin mimarı olmuştur.