Zordur kadın olmak, sıralanmış dağların arasından geçen zor patikalar gibidir yaşamlarımız.
Karadeniz gibidir Karadeniz kadını; coşkundur, hırçındır, inatçıdır.
Deresinden ağıt yakar, türkü söyler; toprağından çayını alır, belini büker; vadisinden yeşile bakar, gönül işler. Karadeniz’in iklimi işlemiştir bedenlerimize,
fırtınalar kopar yüreklerimizde,
İnattır hep kazanan.
Karadeniz`in kadınları doğayla bir bütündür. Doğamız elimizden alındığında, yüreğimize bir hançer gibi saplanır acısı. Ancak üzgün olmaktansa, öfkeli olmayı yeğleriz...
Azimdir hep kazanan.
Hayatlarımız isyankâr, Hayallerimiz büyüktür.
Toprağımıza, suyumuza, kültürümüze, dilimize, kadınlığımıza kısacası yaşamlarımıza sahip çıkmak için, vadilerde, köylerde, bahçelerde, sokaklarda isyan ediyor ve direniyoruz. Ve biliyoruzki, doğamızı ve yaşamımızı sömüren ile, kadınları sömüren aynı sistemindir.Kapitalizm; iktidarı, şirketleri ve işbirlikçileri ile yaşamımızı, yarattığı erkek egemen zihniyetlede bizleri yok etmeye çalışıyor. Artık Yeter.
Bizler vadilerimizdeki Hidro Elektirik Santral
projelerine karşı şirket önünde oturma eylemi yapan Loç’un kadınları, Senoz’da şantiye taşlayan gürgenli nineler, “vadimize gelmesunler yoksa vururus onlari” diyen Hemşin`li kadınlar, Termik Santrallere karşı vadi vadi dolaşan Amasralı Meral ablalar, Nükleer Santralleri şehrimize sokmamaya kararlı Sinop’un kadınları olarak
Ellerimizde oraklarımız, bastonlarımız ve taşlarımızla yaşam alanlarımızı savunmak için vadilerde, köylerde göstermiş olduğumuz direnişi örmek için alanlara çıkıyoruz.
5 Mart günü Kadıköy`de yapılacak olan Dünya Kadınlar Günü mitinginde ‘Karadeniz’in isyankar kadınları’ olarak bir araya geliyor, direnişimizi ve isyanımızı sokaklara taşıyoruz.