Çizgi romanı yeniden zirveye çıkaran, eserleri dünya çapında bir üne sahip olan Fransız sanatçı Enki Bilal, Yapı Kredi Sermet Çifter Salonu’na konuk oluyor. “Enki Bilal İstanbul’da”adlı sergide; gerek çizgi roman albümleri, gerekse filmleriyle her zaman gündemde kalan sanatçının orijinal eserleri Türkiye’de ilk kez sergilenecek. Sergide, orijinal eserlerin yanı sıra Murat Cem Şerbetci Koleksiyonu’na ait imzalı-sayılı serigraf ve litograf baskılar, afişler, heykel ve saat tasarımları, posta pulları ve kartpostallar gibi eserler yer alacak. Bu eserler arasında çok nadir bulunan Horus heykelciği ve Hyperion saati de bulunuyor. Yılın en çarpıcı sergilerinden biri olan “Enki Bilal İstanbul’da”, 28 Mart – 2 Mayıs 2009 tarihleri arasında ziyaret edilebilir.

Sergiye özel bir afiş de tasarlayan Enki Bilal, hayranlarıyla 28 Mart Cumartesi günü saat 14.00’da “Enki Bilal’in Sanatı ve Dünyası” başlıklı söyleşide buluşacak. Sanatçının Murat Cem Şerbetci ile katılacağı söyleşi, Sermet Çifter Salonu’nda gerçekleştirilecek.

Çok yönlü bir sanatçı olan Enki Bilal kendini sadece bir çizgi romancı ya da film yönetmeni değil, hikâye anlatıcısı olarak tanımlıyor. Sanatçının orijinal eserleri her zaman satışa sunulmuyor ancak iki yıldır eserleri müzayedelerde satış rekorları kırıyor. Geçen yıl Paris’teki Artcurial Müzayede Evi’nde satılan 32 esere toplamda 1,5 milyon avronun üzerinde değer biçildi. Bu eserlerden biri 177 bin avroya alıcı bularak rekor kırdı. Sanatçı gününe gazeteleri okuyarak başlıyor ve okuduğu haberleri en büyük esin kaynağı olarak görüyor. Yeni çizim tekniklerini denemeyi seven Bilal, 1970 ve 80’lerde New York, Londra, Berlin, Moskova, Kahire gibi şehirleri dolaşıp fotoğraflarını çekti. Foto-muhabirliğini andıran bu çalışmasının sonuçları Les Phalanges de l’Ordre Noir ve Partie de Chasse adlı albümlerinde yer aldı.

Enki Bilal (Enes Bilaloviç) 7 Ekim 1951’de Belgrad’da doğdu. Bosnalı bir Müslüman olan babası, terziliğini yaptığı Tito ile birlikte Nazilere karşı savaşır. Çek asıllı bir Katolik olan annesi, çocukluk yıllarında Enes’i “Enki” diye çağırmaya başlar. Belgrad’daki “Kalemegdan Parkı”nın karşısında oturan Enki mutlu bir çocukluk geçirir. Bu parkta Osmanlılardan kalan kaleyi daha sonraki yıllarda Cœurs Sanglants et Autres Faits Divers albümünde çizmiştir. Enki Bilal, savaştan yeni çıkmış, hâlâ 2. Dünya Savaşı’nın izlerini taşıyan bu şehirde değişik etnik ve dine mensup insanlarla beraber büyür. Altı yaşlarında sinemayı keşfeder. Canlandırma filmleri ve Amerikan filmleri seyretmeye başlar. Özellikle Gary Cooper, Richard Widmark ve John Wayne’nin oynadığı “western”ler ilgisini çeker. Dokuz yaşında Asfaltın Rengi adlı bir filmde sokaklarda tebeşirle resim yapan bir çocuğu oynar ve çizebildiği sadece bir kovboy ve kuştur... Ne yazık ki film tamamlanmaz çünkü ailesi daha önce Paris’e çalışmak için giden babasının yanına gitmeye karar vermiştir. Zorlu bir tren yolculuğundan sonra annesi ve kız kardeşiyle birlikte Bilaloviç ailesi Paris’te tekrar bir araya gelir. Fransa, Amerika’ya göç için ilk adımdır ama aile Paris’te kalmayı tercih eder. Küçük Enki hızla Fransızcayı öğrenir ve yeni arkadaşlarıyla kaynaşır. Yeni ülkesinde eski tutkusundan vazgeçmez. Tarkovsky ve Fellini filmlerini izler. Şarlo’nun Diktatör, ayrıca 2001 Uzay Yolu Macerası etkilendiği filmler arasındadır. Hep film çekmek ister ama enerjisini “çizmeye” harcar. Belki de sinema onu “çizgi roman”a yönlendirmiştir. Film yapma hayali daha sonraki yıllarda gerçekleşecektir. Sinemanın yanı sıra Fransız edebiyatıyla ilgilenir. Rimbaud ve Baudelaire’i keşfeder. 18 yaşlarında H.P. Lovecraft romanlarını yutar ve bu yazardan çok etkilenir. Amerikalı yazar Roger Zelazny’nin kitaplarındaki ölümsüzlük, güç ve Mısır mitolojisi Bilal’in Nikopol Üçlemesi’ni çok etkilemiştir. Eski Mısır tanrıları bu üçlemede önemli bir yer tutmaktadır.