Mahzen Photos Şehir Günlükleri adlı sergisi ile İstanbul Fotoğraf Galerisi’nde.
İstanbul Fotoğraf Galerisi olarak, birlikte üretme yolunda biraraya gelmiş genç arkadaşları destekliyoruz. Bu amaçla 2013 yılında kurulan Mahzen Photos’un Şehir Günlükleri adlı fotoğraf sergisini 16 Nisan – 14 Mayıs tarihleri arasında galerimizde sergilemekteyiz. Fotoğrafçılar Cennet Kuşca, Erdem Varol, Onur Gökkuş, Onur Korkmaz, Serkan Çolak ve Sinan Kılıç, her biri kendi şehir günlüklerini seri fotoğraflarla oluşturdular.
Serkan Çolak, bir okulu, ögrencileri ve yaşamları birbirinden ayırmak için örülen beton sınırı konu alıyor “Duvar” adlı çalışmasında. Şehir rüyalarını, kendinize karşı dürüst olursanız, fotoğrafınız gerçek olur düşüncesi ile özetliyor Onur Gökkuş. Cennet Kuşca “İç Ses” adını verdiği seride, doğduğu şehre görsel bir yolculuk yapıyor. Attığı her adım onu denizle buluşturuyor. Mesafeler; tek bedene, kısıtlı zamana, sınırları olan bir mekana sıkışıp kalmanın yarattığı huzursuzluk ve varlığından huzur duyduğum canavarlara dair biriktirdiğim hikayelerimdir diyor Erdem Varol. Şehir ve yaşam mottosu fotoğrafları ile Sinan Kılıç; görünen ya da görünmeyen bir çokluktur diye tanımladığı kentin sesi olmaya çalışıyor. Onur Korkmaz, son tüketim tarihi geçmiş bir kentti, tarihi geçmiş bir filmle ve biraz da günübirlik hikayelerle inşa ediyor “Leke” adını verdiği çalışmasını.
Mahzen Photos, 2013 yılında, belgesel fotoğraf alanında üretimlerini ortaklaştırma, birlikte üretme ve dayanışma fikriyle bir araya gelen fotoğrafçılar tarafından kuruldu. Zamana tanıklık etme ve toplumsal bilincin oluşması açısından, fotoğrafın önemli bir güce sahip olduğu düşüncesiyle, belgesel alanında üretim yapan kolektif bir fotoğraf oluşumudur. Mahzen Photos fotoğrafçıları kolektif oluşumlarını: “Gerçeklik algısının, hakim sınıflar tarafından üretilip toplumsal alt sınıflar içinse esas anlamının hiçleştirildiği bir sistemde, buna paralel olarak yaşamı estetize etmek üzerine kurulmuş bir fotoğraf mecrasında ’sanatçı, statü ,etiket’ kavramlarıyla ilişki kurmadan, bağımsız, gerçeğe tanıklık eden, hayatı ve toplumsal yaşamı anlama ve anlatma pratiği olarak‘’ değerlendiriyorlar.