Dansı görüntülemek, figür ve hareketleri kaydetmek ilk çağlardan bu yana oldukça önemsenmiştir. Günümüzdeki üstün teknik ve teknolojik özellikleri fotoğrafın dans için tanıtımı, belgelenmesi, arşivlenmesi gibi farklı amaçlarda kullanılması kadar, sahnenin büyülü dünyasından yaratıcı gözlerin yakaladığı çok özel bazı anlar ise fotoğraf sanatı açısından önem kazanmış eserlerin ortaya çıkmasını sağlamaktadır.

Bir gösteri sanatı olarak dansın kostüm, makyaj, dekor, hareket ve jest gibi görsel göstergelerle örüntülü dünyası başka sanat dallarıyla da yakın bir ilişki içerisinde olmasını sağlamaktadır. Bu alanlardan biri de hiç kuşkusuz ki fotoğraftır. Tıpkı dans sanatı gibi görselliğin ön planda olduğu fotoğraf, bir iletişim ve sanat aracı olarak dans ile yakın bir ilişki içerisindedir. Bu ilişki belki de diğer sanat alanlarından daha bir yakınlıkta ve sıklıkta gerçekleşmektedir. Dans ve Fotoğraf kendi içlerinde oldukça farklı teknikleri barındırmasına rağmen onları bu denli birleştiren ışık, kompozisyon ve illüzyon gibi ortak kavramlardan yararlanmalarıdır.

Fotoğraf çalışmalarını sahne sanatları ve dans üzerine odaklaştıran Osman ÜRPER, 15 yıllık bir süreç içerisinde çoğunluğu Devlet Opera ve Balesi repertuarındaki eserlerden ve farklı çekilmiş fotoğraflardan oluşan sergisinde sahnede akıp giden zamanı adeta durduruyor. Sergideki havada asılı kalmış bedenler, uçuşan renkler, ve ışığa yazılmış dramatik an’ları konu edinen kareler dans sanatının estetiğini ve bedenle can bulan devinimin etkileyiciliğini yansıtırken, izleyiciler aynı zamanda sahne üzerinde sergilenen canlı performanslarda çıplak gözle fark edemeyecekleri enstantanelerle karşılaşıyorlar.