Amerikan Hastanesi Sanat Galerisi “Operation Room”, 16 Aralık 2010-30 Ocak 2011 tarihleri arasında, Stephane Graff’ın ikinci kişiliğini yansıttığı “Professore” adlı sergisine ev sahipliği yapıyor. Sanatçının, toplumun ilim ve müesseselere duyduğu sonsuz güvenin yarattığı sorunları göz önünde tuttuğu ve etrafındaki kimliklerle sosyal düzeni nasıl algıladığını gösterdiği “Professore” adlı sergisi, pazar günleri hariç 10.00-19.00 saatleri arasında gezilebilecek.
Stephane Graff, sanatına yol gösteren ve ikinci bir kişilik olarak yarattığı “alter ego” kavramını ifade eden “Professore” adlı sergisinde, gerçekle kurgu arasındaki farkları bulanıklık perdesiyle örten bir kişiliği ele alıyor. Kurguyla gerçeğin ayrılmaz bir bütün oluşturduğu “Professore”de, olağanüstü ve aynı zamanda sıradan olayları içeren görüntülerle sanatçının derin bir ilim sahibi olduğu ve büyük bir saygıyla kabullenildiği vurgulanıyor.
Stephane Graff’ın “Professore” adlı sergisi; fotoğrafların yanı sıra video çalışmaları, yağlı boya resimler, yerleştirme konumları ve heykelleri de içeriyor. Sanatçı, sergisinde resimlerin orijinalliğini sağlamak amacıyla bazen tarihi bazen de alışılmadık fotoğrafik teknikler uygulamış. Kimi imajlar; cam negatiflerin üzerine resmedilerek bromoil baskı tekniği ile tab edilirken, kimisi de gümüş jelatin sürülü kitap sayfaları üzerine basılarak farklı bir görüntü elde edilmiş. Stephane Graff, bazı eserlerinde 2010 yılında kendisinin oluşturduğu “Graffite” adlı tekniği de kullanmış.
Stephane Graff, “Professore” adlı sergisi ile ilgili düşüncelerini şu şekilde dile getiriyor: “Professore” eşsiz bir çalışmadır! “Professore”de sanatçı iyi eğitimli, saygın ve nitelikli bir ilim adamı görüntüsüne rağmen, edindiği karmaşık ve sıra dışı deneyimle kendini dünyamızdan izole ediyor ve toplum tarafından anlaşılmaz bir hale getiriliyor. Göründüğünden çok daha büyük olan bu kişilik; dramatik bir şekilde görgü ile kararsızlık, kontrol ile aksama, dâhilikle delilik gibi sınırlar arasında sürekli gidip geliyor. Bu sergim, aynı şekilde, kişiliğin ikiliğiyle de ilgileniyor. Sergi; “Professore” mefhumunun sadece oynanacak bir rolden mi ibaret olduğunu veya değişik bir kimliğe sahip olmanın yarattığı daha derin psikolojik sorunların mı ihsas ettiği sorusuna yanıt arıyor. Nihai olarak, sergi ortaya çıkan kimliğin sanatçının mı yoksa “Professore”nin mi gerçek şahsiyetini yansıttığını da sorgulatıyor. Ve acaba, birinin, diğeri olmadan var olması mümkün müdür? sorusunu da akıllara getiriyor.