Galerist, 7 Eylül – 14 Ekim 2017 tarihleri arasında TUNCA’nın galerideki ilk kişisel sergisi
Terra Amata’ya ev sahipliği yapmaktan mutluluk duyar. Başlığını Avrupa’da
Neandertal’lerin barınak inşa ettiği ilk tarih öncesi yerleşim olarak bilinen Terra Amata’dan
alan sergi, en temel barınak biçimleri üzerinden mimari ve arazi arasındaki ilişkiye
odaklanıyor. TUNCA’nın son dönemde ürettiği kağıt üzerine çizimler ve heykelleri bir araya
getiren sergide aynı zamanda galerinin mimarisini sorgulayan, mimari yapıyı hem bir nesne
hem de bir mekan olarak ele alan bir müdahale sunuluyor.
Sanatçının hem mimari işleve, hem yapılı çevre ile doğa arasındaki akışkan ilişkiye olan
yaklaşımında zaman, bellek ve anıtsallık öne çıkar. “Domus” isimli çizim serisinde
betimlenen mimari biçimler ilk bakışta ‘ev’ kavramına dair en temel temsil kodlarını
barındırsa da daha yakından bakıldığında pencereler ve kapılarla ilgili çeşitli işlevsizlikler ve
uyarlamalar göze çarpar. Evlerin geçiş alanları üzerindeki bu oyuncu yer değiştirmeler
içerisi ve dışarısı arasındaki çizgiyi bulanıklaştırır ve geçiş alanlarının ya sıradışı bir ölçekte
yayılışına ya da tamamen tıkanma olasılıklarına işaret eder.
Sergide yer alan tüm desenler sanatçının Polonya’daki Auschwitz-Birkenau Toplama
Kampları’nı gezerken çektiği fotoğrafları esas alır. Bunlar savaş sırasında Auschwitz-1’in
parçası olarak yeniden işlevlendirilen ve günümüzde de Holokost’u hatırlamak üzere anıt
işlevine bürünmüş olan süvari kışlalarının ön cephe ve iç görünümleridir. TUNCA’nın
betimlediği bu yapılara ait tuğla duvarlar, kapılar ve pencereler birçok tarihsel katmanı
birbirine örer ve kullanım değeri ile sembolik değerin sürekli birbirinin yerine geçtiği alanlar
yaratır. Bu çalışmalarda mimarı yapıların inşası, işlevlerini yitirmeleri, anıtsallaşmaları, terk
edilerek zaman içerisinde doğadaki dönüşümleri eşzamanlı olarak karşımıza çıkar ve
tarihin yalnızca geçmişe ait birşey olmadığını, şimdiki zamana dair kanıksadığımız herşeyin
geçiciliğini hatırlatır.
Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’nden mezun olan
TUNCA, 2000’lerin başından beri tuval, heykel, enstalasyon, video, performans gibi çok
yönlü pratiği ile tarihsel bellek, kültürel kimlik ve politik olgular üzerinden şekillenen bir
imgeler dünyası kurgular. Çalışmalarında toplumsal ve politik olaylar üzerindeki ideolojik
kurguların ve tarihsel yücelticiliğin aşılmasını kendisine mesele edinir. TUNCA, resmi
tarihlerden bireysel hikayelere hafızanın anıtsal katmanları arasında gezinir, belgeselciliğin
ve işaret ediciliğin ötesinde, sanatsal pratiği dahilinde tanıklık olgusunu irdeler.
2005 yılında, 9. İstanbul Bienali’ne paralel olarak “Yüzen Gecekondu” isimli performansında
sanatçı, Guido Casaretto ile beraber Haliç’te inşa ettikleri yüzen bir gecekondunun
içerisinde bir hafta geçirirler ve bu süreci belgelerler. 4. Uluslararası Çanakkale Bienali,
CerModern, santralistanbul, Kuad Galeri, Proje 4L Elgiz Çağdaş Sanat Müzesi, Siemens
Sanat Galerisi gibi birçok farklı kurum sergisinde yer alan sanatçı 2014 yılındaki kişisel
sergisi “Desire” kapsamında profesyonel aşçılık eğitimi alarak gastronomi, tarih ve politika
üzerinden ilişkilendirdiği bir dizi performans gerçekleştirir. Son dönemde çalışmaları
Corridor Project Space, Amsterdam (2017)’da Superflex ile birlikte ve Sabancı Üniversitesi
Kasa Galeri, İstanbul (2016)’da Hera Büyüktaşçıyan ile birlikte iki kişilik sergilerde
gösterilmiştir. 2017’de Galerist’te “Göremediğimiz Tüm Işıklar” adlı grup sergisine katılan
TUNCA aynı yıl Paris Cité des Arts Konuk Sanatçı programına katılmıştır.