Yazarın; oyunda iki düş ülke yaratarak kurguladığı “Sınır”, bu dünyada yaşayan somut, gerçek öykülerle bezenmiş iki farklı ülkenin iki farklı askeri gibi sahnede karşımıza çıkıyor.

Ama öyküleri hiç de farklı değil... Aşkları, özlemleri, geride bıraktıkları, ekonımik - sosyal yapıları, yoksul - yoksunlukları, acıları, umutları - umutsuzlukları, korkuları ve gelen komutlarla silahlarına sarılırken yüzlerindeki öfke, ölme - öldürme duygusu hep aynı noktada kesişiyor. Yani sınırın etrafında...

Ve gerçek yaşamla, etraflarında örülen dikenli teller hep aynı. Sınırlar öykülerini bölemiyor ikiye. Yuan ve Mati ne kadar da farklı noktalarda dursalar bile...

Oyunu yorumlarken sınırı ya da ayrışmayı sağlayan, görünmez kılınan karanlık sesler, epiksel bir bakışla yeni bir boyut kazanıyor. Keyifli bir prova süreciyle gelişen oyunda, deneyimli oyunculardan Ruhi SARI ve Berke ÜZREK bu iki askeri oynarken gerçek bir ekip çalışmasıyla seyirci karşısına çıkıyor.

Sevgiyle, emekle yoğrulan “Sınır”, kardeşlik tohumlarını gittiği her yere götürüyor SINIR tanımadan...