Tiyatroadam – İvan İvanoviç

Tiyatroadam – İvan İvanoviç

Söyleşi Röportajlar Tiyatroadam – İvan İvanoviç

On sezonda sekiz farklı oyun sahneleyerek aldıkları ödüller ve başarılarıyla adından sıkça söz ettiren Tiyatroadam ekibinden Fatih Koyunoğlu ve Emrah Eren'le Tiyatroadam ve oyunları İvan İvanoviç hakkında keyifli bir sohbet yaptık.

Paylaş:

Yorumlar:

istanbul.net.tr Aralık 18, 2016
Tiyatroadam – İvan İvanoviç

Tiyatroadam ekibi nasıl bir araya geldi? Kurulduğundan beri hep aynı ekiple mi çalışıyorsunuz yoksa daha sonra aranıza katılanlar da oldu mu?

Fatih Koyunoğlu: Daha sonra aramıza katılanlar oldu. Bizim ilk oyunumuz “Albay Kuş”tu. O zaman bir tiyatro kurmalıyız diye değil de, bir oyun çıkartmalıyız idealiyle bir araya geldik. Sekiz arkadaştık başlangıçta. Serdar Akar süpervizördü. Maddi manevi destekçimiz oldu. Daha sonra derdimizi anlattığımız zaman Semaver Kumpanya salonunu açtı prova yapabilmemiz için. Oyun Atölyesi sahnesini açtı. Murat Karasu "tamam, ben yönetirim" dedi. Yedi tane delinin kendilerini devlet ilan ederek Birleşmiş Milletler'e üye olma çabasını trajikomik bir şekilde anlatıyordu Albay Kuş. Biz de sekiz kişi kendimize tiyatro kurduğumuzu ilan ettik ve oyunlar oynamaya devam ettik. Daha sonra proje bazlı çalıştığımız arkadaşlarımız da oldu. Sonraki oyunlarda aramıza katılıp birkaç oyunda bir arada olan arkadaşlarımız da oldu. Bizim, Tiyatroadam olarak, başımızda bir genel sanat yönetmenimiz, bir patronumuz yok. Proje bazlı katılan arkadaş bile Tiyatroadam'ın birçok işleyişinde söz sahibidir. Afişinden tutun, hangi oyunu sahneleyeceğimize kadar tiyatronun bütün idari kararlarını hep birlikte alırız. Bütün arkadaşlar aynı zamanda tiyatronun işçisi, aynı zamanda patronudur.

Tiyatroadam'ı diğer tiyatro topluluklarından ayıran ve her sahnelediği oyunda adından, başarılarından söz etmemize sebep olan özellikleri nelerdir?

Fatih Koyunoğlu: Öncelikle Emrah bu projede aramıza katıldı.

Emrah Eren: Tiyatroadam'la ilgili soruların muhatabı Fatih.

Fatih Koyunoğlu: Senin bu soruya cevap vermen daha çok hoşuma gider. Çünkü dışardaki tiyatrolardan ayıran ne, bunu sen daha doğru yargılarsın. Biz çok içinde, göbeğindeyiz.

Emrah Eren: Dışarıdaki tiyatrolardan ayıran en önemli özelliği bir arada iş yapıyor olmaları ve birliklerinden doğan bir kudret var. Güç demiyorum, kuvvet demiyorum, bir kudret bu. Bu kudretle on yılı tamamladıklarını düşünüyorum. Hem daha önce izlediğim oyunlarda, hem de provalardaki birliktelikleri açıkçası aşağıda oturan, seyirci adına oturanların işini çok kolaylaştırıyor, yani rejisörlerin işini çok kolaylaştırıyor. Delice bir birliktelik ruhu var içerde. Dışarıya da yansıyan, bu birlikteliğin kudretidir bence.

Bütün kararları birlikte alırız

Bu sezon Nazım Hikmet'in İvan İvonoviç Var mıydı, Yok muydu? oyununu sahneliyorsunuz. Nazım Hikmet'in bu eserini seçmenizdeki etkenler nelerdir? Sezonda oynayacak oyunların seçimini nasıl belirliyorsunuz?

Fatih Koyunoğlu: Biraz evvel bahsettiğim gibi biz tiyatroya ait bütün kararları bir arada alırız. Oyun seçimi en çileli ve meşakkatli iştir bizim için. Çünkü şimdi anlıyoruz ki burada titizlenmekte çok doğru davranmışız. Oyunları, seneler geçiyor ve arka arkaya o afişleri yan yana koyduğunuzda bir bütünlük arz etmesi, sizin tiyatronuzun tavrını, duruşunu, tarzını belirliyor. Biz ilk oyundan şimdiki oyuna kadar bir derdi olan, bu derdi de sadece lokal bir kesimin değil, toplumun geneli, bu toprakların dertleriyle uyuştuğu, bunu da seyirciye üstten, tepeden bakmadan, hiyerarşik olarak aynı mesafede durarak, aynı zamanda da mizahi anlatmaya gayret ettik. Nazım'ın bu eseri de bütün bu saydığım özellikleri içinde barındırıyordu. Büyük bir toplumsal derdi vardı, büyük bir insana ait bir derdi vardı oyunun. Nazım'ın yazdığı eserle Tiyatroadam'ın duruşu arasında çok muazzam bir kan uyuşması yaşandığını düşünüyorum. Oyun seçimine gelirse; bütün arkadaşlar sezon boyunca okuduğu oyunları kenara ayırıyorlar. Herkes kendi sevdiği oyunu ekiple paylaşıyor. Daha sonra oyunlar bir arada okunuyor, bir arada tartışılıyor. Bu oyunla beraber bir oyun metni daha vardı. Biz Emrah'a iki metinden hangisi senin de bir rejisör olarak dertlerinle uyuşuyor dedik. Emrah'la beraber, seslerimizi duyarak, birlikte okuyarak baktık, Emrah da son noktayı İvan İvanoviç ile koydu. "Bu sizin tiyatronuza ve benim yönetmek istediğim, yaptığım, yapmak istediğim dünyaya daha yakın" dedi. Ve böylelikle İvan'ı oynamaya karar vermiş olduk.

Mesele evrensel, her dönemde karşılık buluyor

İvan İvanoviç Var mıydı, Yok muydu? oyununu 1954 yılında Nazım Hikmet Moskova'da Sovyet temalı olarak ve belli bir tarihsel döneme gönderme yaptığını düşünerek yazmıştı. Ancak oyunu izlerken ne karakterlere, ne de olaylara karşı hiç yabancılık çekmiyoruz. Oyunu bugüne yaklaştıran ve yazıldığı dönemle ortak, değişmeyen şeyler nelerdir?

Emrah Eren: Oyunu bugüne yaklaştıran ve yazıldığı dönemle, yazıldığı dönemden de öncesiyle aslında... İvan İvanoviç'in oyunun içinde bir lafı var. Petrof sorar :" Siz kaç yaşındasınız İvan İvanoviç?" diye, İvan da şöyle yanıtlar: "Ben sizin babanızın yaşındayım, hatta babanızın babasının yaşındayım, hatta onun da dedesinin yaşındayım." Bu çağlar boyu toplum içindeki insanın otoriteyle ve idari olanla kudret içeren, idari vasıflara sahip olduğunda otoriteyi geride kalanlara nasıl uyguladığıyla ilgili bir muamma aslında. Dolayısıyma meselesi çok evrensel ve her dönemde karşılık bulabilecek bir mesele.

Rol dağılımı, sahnenin görsel ve mekansal olarak biçimlendirilmesi, dramaturji çalışmaları nasıl oldu?

Emrah Eren: Dramaturji çalışmaları şöyle oldu. Oyunun ilk orjinal metnine baktığınızda o metin de çok orjinal değildir. Nazım'ın dramaturg arkadaşları tarafından Stalin sansürüne uğramasın diye kuşa çevrilmiştir, ilk metne ulaşma imkanımız yoktur. Ancak ona rağmen bile Stalin ve dönemin Sovyet Kültür Bakanlığı tarafından ikinci temsilden itibaren muamma, belki beşinci temsilden itibaren yasaklanmıştır. Petrof'un oyundaki iyi bir kasaba amiriyken kasabalıların hizmetinde kullanırken bulunduğu makamı, çevresindeki İvan'ın ve çalışanlarının pohpohlaması ile otoriter bir amire dönüşme öyküsü bu. Dramaturjik olarak şöyle yaklaştık. Bu dönüşüm ilk akla gelenden, daha ilk sahneden finalde aşağı yukarı nereye gidebileceğini tahayyül edebiliyorsunuz seyirci olarak hem tarihsel geçmişimizle hem bugün yaşadıklarımızla. Ancak biz bu dönüşüme değil, bu dönüşümün nasıl gerçekleştirildiğine mi odaklansak, sorusunu sorduğumuz an zaten dramaturjinin geneli de çorap söküğü gibi geldi, gerisi de. Bu oyunda seyirci sadece Petrof'un dönüşümünü değil, bu dönüşümün nasıl ve hangi ellerce sistemli, planlı bir proje nesnesi haline getirilerek değişimin nasıl gerçekleştirildiğini izliyor. Diğer İvan yorumlarından farkı ve alametifarikası da bu sanırım.

Fatih Koyunoğlu: Bir de dekoru.

Emrah Eren: Evet. Bu yüzden, altı kişilik bir heyetin Petrof üstündeki bu projesini uygulamasında dekor, ışık, müzik ve renk seçimi, aksesuar kullanımı, bütün bunların bu iş için özel üretilmiş olması gerekiyordu. Sanki illüzyon malzemeleri gibi, Petrof'u bu rüyada tutmak, bu rüyadan uyandırmamak ve onun o dönüşümünü tamamlamasını ve belki ilerde aydınlanmasını sağlamak için. Dolayısıyla bu oyundaki cümbüş; yani ışık, renk, dekor ve aksesuar kullanımındaki trafik, hareket Petrof'u hep bu rüyada tutmaya yönelikti. Tasarımın bu kadar ön planda olmasının dramaturjik nedeni de budur.

Bu oyun daha önceki yıllarda birkaç kez değişik tiyatrolarda sahnelenmişti. Bunları izleyebilmiş miydiniz?

Emrah Eren: İki defa sahnelendi bundan önce. Bakırköy Belediye Tiyatroları'nda sahnelendi, iki yorumu da o zaman oldu. Bir de 1991 yılında Bakırköy Belediye Tiyatroları'nın kuruluş yıllarına tarihlersek ve Sovyetler Birliği'nin yıkılma sonrası dönemi tarihlersek yirmi beş yıl öncesi, çeyrek asra tekabül ediyor. İkinci sahnelenişi de 2000/2001 yıllarında Bakırköy Belediye Tiyatroları'nın onuncu yılını kutlamak için yeniden sahnelenmişti. İki rejiyi de Kenan Işık yapmıştı. 1991'deki rejiyi izleme fırsatım olmadı tabii yaşım yetmediği için ama 2001'de sahnelenmiş versiyonu içinde ben figüran olarak çalışmıştım.

Peki önceki yorumlarından farklı olarak Tiyatroadam'ın bu oyundaki yorum farkı ne oldu? Mesela Fatih Koyunoğlu dışındaki diğer oyuncular birkaç kez farklı farklı karakterlere de bürünüyorlar. Bu sadece Tiyatroadam farkı mı?

Emrah Eren: Evet. Bizim oluşturduğumuz dramaturjiye o uygun düşüyordu. Yani altı kişilik bir heyetin Petrof'u bu rüyada tutmak için kılıktan kılığa girerek, durumdan duruma dönüşerek onun o dönüşümünü tamamlamasını ve finalde belki aydınlanmasını sağlamak için çalışması meselesinden yola çıktığımız için.

Fatih Koyunoğlu: Bu başlıbaşına Emrah'ın rejisine özgün bir durum.

Emrah Eren: Orjinal tekst on üç kişi falan, beş as. Ama burada yedi kişi oynuyor.

Petrof rolüne hazırlanma sürecinizden bahseder misiniz?

Fatih Koyunoglu: Bolca tartıştık. Bir kahraman da yapmak istemedik. Bir, sadece zaaf, nefret ettiğimiz bir insan da olsun istemedik. Petrof, insan olsun istedik. Onun için de bolca yönetmenle arkadaşlarla tartıştım. Ne biz Petrof'tan nefret etmeliyiz ne de çok sevmeliyiz. Bütün zaaflarıyla, çıplaklıklarıyla ortaya koymalıyız. Nazım'ın da böyle düşündüğünü biliyordum. Hani bir laf vardır: "Hoca uçmaz, cemaat uçurur" diye. Petrof'un da, burada başına gelenlerde tek sorumlu Petrof değil. Aslında bütün çevresindeki durum, aynı zamanda sistem, aynı zamanda insan zaafı, aynı zamanda beraber çalıştığı insanlar. Bunlara nasıl ve neden yenik düştüğünü göstermeye odaklandık. Sadece Petrof'un, bak ne kadar kötü oldu şimdi, ya da bak ne kadar iyi değil, bütün zaaflarıyla, çıplaklıklarıyla bir insan olsun istedik ve bunun dışında bolca tartıştık, konuştuk, bir de yarış atı gibi çalıştık.

Oyunda geçen en sevdiğiniz replik hangisidir?

Fatih Koyunoğlu: Bir tanesini Emrah söyledi biraz önce, onu çok severim. Bir de "Ben insanlara kağıtlardan çok inanıyorum" diyor, onu çok severim.

Emrah Eren: Ben de onu çok severim. "Her şeye rağmen, her şeyden önce yani, inancımızı yitirmemeye gayret gösteriyoruz insana dair."

Sizce Nazım Hikmet günümüzde yaşasa bu oyunu yine aynı şekilde mi yazardı? Karakterlerde, oyun akışında, oyunun sonunda değişiklik yapar mıydı?

Emrah Eren: Üstada sormak lazım. Tabii ki Nazım Hikmet'in günün tiyatro dünyası akımlarını, zamanın moda olan numaralarını bu metne döktüğünü gözlemliyoruz. 1954'te yazılmış olmasına rağmen hemen o dönemde ortaya çıkan birçok akımı bu oyunun içine monte etmiş Nazım. Ama tabii 1954'ten bu yana o akımlar etkisini yitirdi, yeni dil arayışları hala devam ediyor. Nazım'ın da dilini, dilini olmasa bile en azından tekniğini güncelleyeceğini düşünüyorum. Çünkü çağının yazarı Nazım Hikmet. Bugün olsaydı gene aynı meseleyi farklı teknikler kullanarak anlatabilirdi diye düşünüyorum.

Oyundan bağımsız olarak "Bir insanın başına gelebilecek en büyük felaket nedir?"

Fatih Koyunoğlu: Yaşaması.

Emrah Eren: Dünyaya gelmesi.

Peki oyunun yazılmamış devamında Petrof tekrar güç ve daha iyi bir mevkii sahibi olursa yine İvan İvanoviç'e yenilir mi sizce?

Fatih Koyunoğlu: Aslında bir yönü ile İvan İvanoviç kim? Etrafınız mı, kendi iç sesiniz mi, egonuz mu? Kimisi nefis der. Yine kendinden kaçamayabilir Petrof. Bunun daha güçlü mevkiide olup olmamasıyla alakası yok. Emrah da bunun biraz oyunda altını çizmeye çalıştı. Yorumunda vardı: İnsan büyüdükçe bazen zavallılaşabiliyor. Büyümek izafi bir kavram. Mevkiisi büyüdükçe Petrof daha iyi bir insan olacak diye bir doğru orantı yok hayatta. Oyun da tam bunu söylüyor zaten. Bilemeyiz, yani yine kendinden kaçamayabilir Petrof. Bazen insanın en büyük düşmanı kendi oluyor.

Ekip gücü ön planda

Tiyatroadam tecrübelerini oyunculuk atölyeleri ile gençlere de aktarıyor. Atölyenizden, atölyenin eğitim amaçları, eğitmenleri ve ders programından bahseder misiniz?

Fatih Koyunoğlu: Çok uzun ve zor bir soru. Kısaca özetleyeyim. Sahnelediğimiz oyunlarda birlikte olmaya, ekibin gücünün sahne üzerinde başka bir şeye, sadece bireysel olarak yıldızlaşma değil, ekibin gücünü ön plana çıkarmaya çalıştık. Bu Tiyatro Adam'ın tarzına dönüştü zaman içinde. Atölyelerimizde de bizim oyunlarımıza gelmiş ve "sizden öğrenmek istiyoruz" diyen birçok arkadaş oluyordu. Bu birliktelik, bu unuttuğumuz birliktelik kavramına, beraber hareket edebilmeye çok önem veriyoruz. Ve oyun oynamak, oyun oynamanın keyifli ve öğretici bir şey olduğu, birliktelik ve oyun kavramı üzerine atölyelerimizi şekillendirdik. Şu ana kadar baktığımızda birçok kıymetli insan biriktirmiştik daha önceki oyunlarımızı yöneten, müziklerimizi yapan, koreografilerimizi yapan vs. Onlar da atölyede eğitmenler. İnsanların birden fazla bakış açısına temas edebilmelerine gayret ettik. Emrah Eren, uygulamalı metin çözümleme atölyesine geliyor, Murat Karasu, sahne ve oyunculuk, Ümit Aydoğdu, Arturo Ui'nin yönetmeniydi, o ensemble atölyesini yapıyor, Gizem Bilgen hareket atölyesi yapıyor, Çağrı Beklen daha önceki oyun müzik direktörümüzdü, ses bilgisi ve müzik atölyesine geliyor, Hazım Körmükçü beden perküsyonu atölyesine geliyor. Biz Tiyatroadam oyuncuları da sahne ve oyunculuk, eskrim atölyelerine giriyoruz. Gördüğünüz gibi birbirinden çok farklı farklı bakış açılarını, gelen katılımcıların temas edebilmesine, tanıklık edebilmesine dikkat ediyoruz. Bir hafta içi grubumuz var salı ve perşembe, bir de hafta sonu cumartesi, pazar.
www.tiyatroadam.com'dan ayrıntılı bilgiyi alabilir merak edenler.

Tiyatroadam'ın bu sezon, 2017 takvimini hatırlatır mısınız?

Fatih Koyunoğlu: Biz her çarşamba Ortaköy Afife Jale'deyiz İvan İvanoviç ile. Belki ikinci turda yeni bir oyun sürprizimiz de olabilir. Onun dışında sosyal medya hesaplarımızdan ve internet sitemizden bizi takip edebilirler.

Röportaj: Derya Bilgingil
Editoryal: www.istanbul.net.tr
11.12.2016

istanbul.net.tr

Kare Kod (QR) Uygulaması

Sitemizde yer alan Mekan sahipleri ,etkinlik düzenleyenler, Kare (QR) kodunuzu oluşturun, bilgilerinizi mobil kullanıcılarla kolayca paylaşın. Oluşturduğunuz kare (QR) kodu yazıcınızdan basarak hemen kullanabilirsiniz.

Resime sağ tıklayıp jpg formatında farklı kaydedebilirsiniz.

Herhangi bir yorum yapılmadı ilk yorumlayan siz olun...
Yorumlar yaparak sesini duyur..!

İlginizi Çekebilir

SAYFAYI PAYLAŞIN

Facebook Twitter İnstagram Pinterest Mesaj Email
KAPAT

HAKKIMIZDA

Hakkımızda iletisim Yasal Uyarı Reklam Android Apple
KAPAT