New York’ta büyüyen Tommy Popper’ın çocukluğu, işi gereği sürekli uzaklarda olan babasının sesini bile doğru düzgün duyamadan geçer. Yıllar sonar Bay Popper olarak anılan Tommy, Manhattan’da başarılı bir emlak girişimcisi olmuştur. İki çocuğunun annesi Eşi Amanda’dan dostça ayrılan ve çocuklarını yalnız hafta sonları görebilen Bay Popper, ultra modern bir dairede lüks bir yaşam sürmektedir ve çalıştığı prestijli firmanın da ortağı olmak üzeredir. Ta ki rahmetli babası kendisine Antartika’dan paketli bir miras gönderene kadar: içi penguen dolu bir koli.
Buzla dolu kolinin içinde turuncu ayaklı bir penguenle karşılaşan Tommy, penguenin oyuncak değil gerçek olduğunu farketmesiyle geçirdiği şok üzerine, penguenden kurtulmak için elinden geleni yapar. Aramadığı her türlü kuruluş ve hayvanat bahçesiyle de görüşür fakat kimse pengueni almaya meraklı değildir. Pengueni geri göndermek için Antartika’yı araması sonucunda tek elde ettiği de, kapısına gelen yeni 5 adet daha penguen olur.
Kaptan, Gürültücü, Isırgan, Kokuşuk, Sevgili ve Beyinsiz adlı penguenlerle yaşamaya yavaş yavaş alışan Popper’ın hayatı da alt üst olur. Lüks evi, buzlar diyarına dönmüş, işini kaybetme aşamasına gelmiş ve neredeyse hapse düşecek duruma gelmiştir. Fakat penguenler sayesinde ailesinin önemini anlamaya da başlamıştır.
Jim Carrey filmle ilgili şöyle diyor; “Ayrıcalıklı ve daha önce izlediğiniz hiç bir filme benzemeyen bir film. Ben de bildiğiniz Jim Carrey’im, biraz çılgın, eğlenceli ve uçlarda. Ailelerin hiç unutmayacağı bir filmde yer almak istedim. Kimi oyuncular çocuklar ve hayvanlarla beraber çekim yapmayı sevmezler ve onların sevimliliği ve masumiyetinin gölgesinde kalmaktan korkarlar ama ben de tam olarak bunu istiyordum.”