herkese merhaba,

Bu yeni aydaki buluşmamızda sürekli içinizi kemiren, sürekli konuşan, sizi yargılayan, suçlayan, azarlayan, hafife alan gürültücü zihnimizi dengeleyecek bir çalışma yapalım istiyorum.

Zihnin dengede olma hali her zaman önemli ama önümüzdeki günler için daha da gerekli olabilir diye düşünüyorum ve bu çalışmayı bir hazırlık olarak düşünün isterim.

Zihin, zamanın içinde olduğunda yani anda olmadığında çok konuşabiliyor ve adeta bir gürültüye dönüşebliryor içerideki konuşma sesleri..

bu öyle bir gürültü ki iletişim kazaları yaratacak kadar güçlü bir iç gürültü…

'Yine acayip sabırsızsın',

'Kızım sen birşeyi doğru düzgün yapamayacak mısın?'

'Bir seyin düz yolda gitmez, sen varsan yol yamulur..'

'Biri beni anlayacak da ben göreceğim.. gıcık oluyorum herkese'

Ya da 'yaparsın, yapmak zorundasın.. var mı başka çıkışın.. hadi davran..'

Ve benzeri sürekli bir konuşma..

An içinde olma terbiyesine girmiş bir zihin için iç konuşmalar böyle midir? O artık gürültünün aksine sessizliktedir. O sessizliğe ulaşmak elbette emek ve süreç işi.

bu süreçte de anda olmayı hayal ederiz aslında hep. Merak da ederiz nasıl bir şey.. nasıl oluyor da zihin susuyor diye.

Sanki an içinde, tam orada o şeyin içinde olduğumuzda, zihnimiz gürültüsünü patırtısını durdurduğunda, bir önceki an kadar yakın geçmişten,

fersah fersah uzak geçmişe kadar, dünlerin herhangi bir senaryosu içinde olmadığımızda ya da aynı şekilde gelecekten çıktığımızda… yani bunu yapabilmeyi hayal ettiğinizde…

Garip bir kaygı kaplayabilir içinizi..

Siz anda olmaya başladıkça bağlarınızı kaybedeceğinizi, değer verdiğiniz kişilerin şeylerin değersizleşeceğini hatta gittikçe duyarsızlaşacağınızı zannedersiniz..

anda olmayı överken, önemini anlatırken birileri siz bir yandan bunu isteyen bir o kadar da korkan olabilirsiniz..

Bu yüzden de zihin tüm gücüyle an dışındaki her hangi bir zaman diliminde deliler gibi olmak ister. Orada çoğalır, kalabalıklaşır..

An dışındaki her zaman dilimi sizi diğer insanlara ve maddesel yaşama bağlayan bir halat olur..

Anda maddesellik yoktur..  anda olma halinin an tarifsiz hali vardır esasen, teklik ve hatta bütünlük vardır. Bir olma, bütün olma, o olma....

Mevlana der ki: Geçmiş ve gelecek Tanrı’yı bizim gözümüzden saklar, her ikisini de ateşe atıp yakın”.

13 nisan Salı akşamı zihin sesini azaltma egzersizleri yapacağız..

saat 21:00 de ve zoom da buluşacağız.. 

Zihnin yıkıcı konuşmalarının sesini azalttığınızda hayatın içinde nasıl özgürleşeceğinizi hayal edebiliyor musunuz? 

Hadi gelin,

hem konuşalım, hem çalışalım.. 

Sevgiler,

Beral Fişekçi