Kültür Departmanı, daha önce başlattığı moda filmleri etkinliklerine artık büyük bir festivalle devam ediyor. Bu yıl iki gün sürecek dünyadan farklı bağımsız modacıların ve yönetmenlerin işlerini sergileyen film gösterimleri, söyleşiler ve partilerle dolu festival 28 – 29 Kasım 2015’te Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde gerçekleşecek.

Kültür Departmanı tarafından Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nin mekan ve Marriott Hotel İstanbul Şişli’nin konaklama sponsorluğunda düzenlenecek olan dev festival 28 - 29 Kasım tarihlerinde moda ve film severlerle buluşacak. Türkiye’den ve dünyanın farklı ülkelerinden bağımsız modacıların yanı sıra büyük marka ve tasarımcıların da işlerini sergileyen moda filmlerini programına alacak olan festivalde izleyiciler Kirsten Dunst, Marillon Cotillard gibi ünlü oyuncuları da seyretme şansı bulacak.

Moda Film yarışması ile en iyi yönetmen ödüllendirilecek

Festival kapsamında aynı zamanda uluslararası bir moda film yarışması da düzenleniyor. Yarışmanın jüri koltuğunda; Moda Tasarımcısı Damir Doma, Tasarımcı Ümit Ünal, Dünyaca ünlü güncel sanatçı Marie Vic, Oyuncu Belçim Bilgin, Elle Türkiye Yayın Yönetmeni Işın Görmüş, Moda Bloggerı Meriç Küçük, İletişimci Metin Gürsoy ve BilSar CEO & Sanat Koleksiyoncusu Selman Bilal gibi moda ve sinema dünyasından önemli isimler oturacak. Yarışmada birinci seçilecek olan filmin yönetmeni ödül olarak 5000.-TL değerinde bir prodüksiyon desteği alacak. Kazanan yönetmenin bir sonraki filmini İstanbul’da çekmesi şartıyla verilecek olan bu desteğin yanı sıra ödül alan film dünyanın en önemli moda televizyon kanallarından biri olan Fashion One TV’de yayınlanacak.

Film gösterimlerine ek olarak tasarımcılar Damir Doma, Ümit Ünal, Şafak Tokur, Bahar Korçan, Tasarımcı Ümit Ünal, Berlin Moda Filmleri Festivali kurucusu Niccolo Montanari, Serbia Fashion Week kurucusu Svetlana Horvat gibi isimlerle kapsül söyleşiler düzenlenecek.

Festivalin bir diğer sürpriziyse dünyaca ünlü güncel sanatçı Marie Vic’in daha önce Mart ayında New York’ta ilk kez sanatseverlerin karşısına çıkardığı Blowing Riccardo isimli video yerleştirmesi. Vic’in Givenchy’nin baş tasarımcısı Riccardo Tisci’nin tasarımlarını kullanarak yarattığı 9 video ekranından oluşan bu eseri de ABD’den sonra ilk kez Türkiye’de sergilenecek.

Festival ayrıca Madrid, Lahore, Brüksel, Berlin ve 5 şehirlik Avustralya moda filmleri festivalleriyle bir içerik ve ortaklık anlaşması imzalayarak Türkiye’den çıkacak moda filmlerinin bu festivallerde yer almasını sağlıyor. Böylece Türk modacılarının ve markalarının küresel tanıtımına da katkı sağlayacak.

Festivalin kurucusu ve direktörü Tuna Yılmaz “İstanbul küresel güç oyununun her alanında gelmek istediği lider konuma, moda sektöründe de ulaşabilmek için büyük adımlar atıyor. Şehir artık tüm dünyadan modacıları, alıcıları, basın mensuplarını, bloggerları ve gezginleri ağırlıyor. Dünyaya İstanbul'daki moda dünyasının sadece moda haftasındaki defilelerden ibaret olmadığını, kentin ve etkinliğin vizyonunun daha geniş olduğunu göstermek gerekiyor” diyerek festivalin sıradanlaşmış moda etkinliklerinden çok daha farklı ve küresel bir organizasyon olduğunun altını çiziyor.

Gösterim Programı Hakkında

Geçtiğimiz on yıl içerisinde, "viral" moda filmleri tasarımcıların sunacağı yeni koleksiyonlar için genel geçer anlamda en iyi sunum şekli olarak kabul edilen defileler için gerçek birer tehdit haline geldiler. Bu da sonuç olarak filmleri ve videoları moda tüketimiyle bağlantılı bir hale getirdi.

Sinema sanatının yüz yılı aşkın tarihi, türlerin çeşitliliği ve "video art" denilen görece genç ama belki de daha geniş ufuklu sanat biçiminin geçmişi üzerinden hareketle ortaya bir seçki sunuluyor… Hareketli görüntülerin modayı bir kavram, bir konsept, bir endüstri ve bir kültürel form olarak nasıl temsil ettiğini ve yorumladığının da İstanbul sınırları içinde cevaplarını arıyoruz.

Sunulan seçki havalı bir fotoğraf makinesinin ya da artık bedava pdf kopyalarının internette cirit attığı bir moda dergisinin sunduğundan daha fazla bir "şey"i ifade ediyor; film ve videonun içindeki modadan da daha "büyük" bir estetiği kutluyor. Gösterim programına alınan işler içeriklerine yönelik bir eleştirel tepkiyi teşvik ediyor ve filmin o uzun tarihine ait bağlam içerisindeki mevcut pratiklere işaret ediyor.