Görünürde seküler olan ulus devletlerde, dışlama ve marjinalleştirme gibi süreçler her ne kadar genelde “dünyevi bir örtü” altında gerçekleşse de, sık sık dini kimliklere dayandırılmaktadır. Politik tartışmalarda dini aidiyet ve ulusa bağlılık zaman zaman karşı karşıya geliyor olsa da, genelde din, ulusal kimliğin önemli bir parçasıdır ve çoğu zaman bu kimliği güçlendirici bir rol oynar.

İkinci Dünya Savaşı sonrasında Avrupa’da bölgesel kimliklerin yeniden güçlenmesi, globalleşme ve uluslararası göç gibi süreçlerin sayesinde kültürel çeşitlilik hem daha belirgin hale geldi, hem de yaygın bir şekilde meşruluk kazandı. Bu nedenle günümüzde artık demokrasiden söz edilebilmesi için, devletlerin etnik ve dini gruplara ve kimliklere karşı tarafsız yaklaşıyor olması gerekir.

Almanya ve Türkiye, bu konuda karşılıklı bir ilişki ve etkileşim içindedir. Alman toplumu çok kültürlülük, entegrasyon, İslam gibi konuları daha çok Türk göçmenleri ve Türkiye’yi gözönünde bulundurarak tartışıyor ve bu süreç sırasında kendini yeniden tanımlıyor. Türkiye ise, Avrupa Birliği tarafından, kendi vatandaşlık konseptinin etnik ve dini boyutlarını sorgulamaya davet ediliyor.

Konferansta, bir taraftan her iki ülke açısından dinin ulusun oluşumu sürecindeki tarihi rolü, diğer taraftan her iki ülkede de bugün devletle ilgisi olan ve olmayan aktörlerin dini kimlikleri nasıl yeniden tanımladıkları ve bunu politik süreçlerde nasıl kullandıkları ele alınacak.

Goethe Enstitüsü’nün, Yıldız Teknik Üniversitesi’nin Küresel İncelemeler Merkezi (KiM) ile ortaklaşa düzenlediği konferans, 11-12.09.2009 tarihleri arasında, Yıldız Teknik Üniversitesi’nin Beşiktaş yerleşkesinde gerçekleştirilecek. Konferansa Türkiye, İtalya, ABD, İngiltere, Avusturya ve Almanya’dan araştırmacılar katılacak.
Konferans Türkçe ve İngilizce olarak sunulacak ve eşzamanlı çeviri yapılacaktır.

Yıldız Teknik Üniversitesi Oditoryumu
Çok kültürlü toplumlarda demokrasi, devletin etnik ve dini gruplara tarafsız yaklaşmasıyla mümkün olur. Almanya ve Türkiye bu konuda karşılıklı bir ilişki içindedir. Alman toplumu çok kültürlülük, entegrasyon, İslam gibi konuları daha çok Türk göçmenleri ve Türkiye’yi gözönün- de bulundurarak tartışıyor ve bu süreç sırasında kendini yeniden tanımlıyor. Türkiye ise, Avrupa Birliği tarafından, kendi vatandaşlık konseptinin ulusal ve dini boyutlarını sorgulamaya davet ediliyor.

Program:11.09.2009
9:45-10:00 Açılış Konuşmaları
10:00-11:00 Birinci Oturum – Sosyal ve siyasal etkileşimler
11:00-11:15 Kahve Molası
11:15-12:15 İkinci Oturum – Etkileşimin tarihsel arkaplanı
12:15-13:30 Öğle Molası
13:30-15:00 Üçüncü Oturum – Karşılıklı algılamalar: dışlayıcı kimlikler
15:00-15:15 Kahve Molası
15:15-16:45 Dördünc Oturum – Kimlik şekillendirilmesinde devletin rolü
16:45-17:00 Kahve Molası
17:00-18:30 Beşinci Oturum – Sekülerizm ve din hürriyeti
12.09.2009
10:00-13:00 Tebliğcilerin atölye çalışması