Nedir parodi? Yunanca’dan Latince yoluyla batı dillerine geçmiş bir kelime, bir edebi eserin gülünç bir şekilde taklit edilmesi demek. Osmanlıcası hezel, “Meşhur bir manzumenin vezin ve kafiyesi taklit edilmek suretiyle şaka ve latife tarzında yazılan manzume” diye tanımlanıyor.
Ama parodi illa ki edebi bir eserin taklidi olmak zorunda değildir aslında. Görsel eserlerin de parodisi olabilir. Maksat, üslubunu taklit ederek bir eseri gülünç hale getirmek, yeri geldiğinde yermek. Bu sergideki resimlerde oryantalist (şarkiyatçı) tabloların üslubundan hareket ediliyor, ama ortaya çıkan oryantalist resimler değil, oryantalizm parodileri.
Filistin asıllı akademisyen Edward Said 1978’de Orientalism kitabını ilk yayınladığında herhalde ne kadar çığır açıcı bir eser oluşturmuş olduğunu tahmin etmiyordu. Çünki Batı’daki Doğu imgesi daha önce başkaları tarafından da eleştirilmişti. Ama Said’i onlardan ayıran, kullandığı yöntem olduğu kadar kitabın yayınlandığı dönemin böyle kökten bir eleştiriye susamış olmasıydı. Neticede 20. yüzyılın en etkin birkaç kitabından biri oldu bu.
Ancak kitap yayınlandıktan kısa süre sonra, özellikle de Arap asıllı eleştirmenler bir soruna dikkat çektiler. Said, Doğululara hiçbir failiyet atfetmemişti. Sanki herşeyi Batılılar yapıyor, Doğulular edilgen bir şekilde bunlara tabi oluyor, katlanıyordu. Oysa oryantalizm karşısında en başından beri Doğulular da tavır almışlar, eleştiriler, alternatifler sunmuşlardı. Örneğin Osmanlı aydını Ahmed Midhat Efendi, bazıları tarafından “Oksidantalist” (garbiyatçı) diye adlandırılan metinler üretmişti karşılığında.
Cemil İrvin’in resimleri de bu şekilde ele alınmalıdır. Serginin adından anlaşıldığı üzere kullandığı imgeler hep sağdan soldan devşirilmiş, tabir caizse çalınmış. Ama bir araya gelişleri, oryantalist ressamların Doğu’yu cinsellikle doygun, Doğulu kadını aynı anda hem büyüleyici hem de itici bir seyir nesnesi olarak gören tavrını baş aşağı çeviriyor.
Burada kadınlar edilgen değil, seyircinin gözlerinin içine bakıyor kimisi. Hep tekrarlandığı gibi Doğu dişil, Batı eril değil zorunlu olarak. Kadın bedeni kısmen cinsellestirilmiş, evet, ama doğallıktan soyutlanmış bir cinsellik değil sergilediği. Kısacası oryantalist resmin yadsınamayacak olan estetik çekiciliğine farklı bir anlam aşılamaya çalışılıyor bu sergide.