Hiç Kimsenin Ölümü adını taşıyan bu sergi, sıradan insanların gazetelerin üçüncü sayfalarında yayınlanmış, haber değeri taşıyacak ölçüde sıradışı ölüm hikayelerinden yola çıkılarak oluşturulmuş resimlerden oluşuyor.
Sergi, dönüşüm kavramını araçsallaştırarak, kavram, biçim ve malzeme arasında alternatif ilişkiler kurgularken yeni tanımlar da oluşturuyor.
Gazetelerdeki bu alışılmış fotoğrafların resme dönüşüm sürecinde yine gazeteyi fiziksel olarak kullanan sanatçı, bu yaklaşımıyla tuval ve gazete kağıdı arasındaki karşıtlığı kullanıyor. Kolaylıkla ve bol miktarda bulunan gazete kağıdına karşı sanatsal kutsallığıyla tuval, bu sergide bir araya geliyor. Böylece, yaşamla ölümsüzlük arasındaki ilişkisellik, geçici-kalıcı, önemli-önemsiz, pahalı-ucuz arasında da kendini gösteriyor.
Gözden Geçirilmis İkinci Baskı adlı tek sayılık bir gazetenin de sergiye dahil olduğu Hiç Kimsenin Ölümü'nde, gazetelerden alınmış portre fotoğrafları, sanatsal dönüşümlerinden sonra yeniden kurgusal bir gazetenin parçası olarak hikayeleştiriliyorlar. Yine aynı kişilere ait sıradışı ölüm haberleri, her biri ayrı bir yazarın edebi süzgecinden geçerek dönüşüme uğruyor ve tek sayılık bu gazetenin kendine has gündemini oluşturuyor.
Ozan Utku Akgün, Hayati Çitaklar, Beliz Güçbilmez, Süreyya Karacabey, Coşkun Kirazlı, Pelin Temur, Umut Şamil Yılmaz tarafından yorumlanan bu hepsi kendine has ölüm haberleri bicim değiştirerek, kendini bir baska şekilde anlatma fırsatı da yakalıyor.