Versus Art Project 17 Kasım – 10 Aralık 2016 tarihleri arasında M.Ali Çakır’ın İstanbul’daki ilk kişisel sergisi ‘Hacimsiz Seyir’eyer veriyor. M.Ali Çakır’ın son iki yılda ürettiği işlerden oluşan ‘Hacimsiz Seyir’ başlıklı sergi, sanatçının bilinçaltının katmanları arasında gizli kalan düşüncelerin, özgürlük arayışıyla yüzeye kavuşma hallerini seyirciyle buluşturuyor. Figürler ve onları neredeyse kuşatan ayrıntıları merkeze aldığı çalışmalardan oluşan sergisinde sanatçı farklı boyutlardaki tuvalleri ve kağıt işleri bir araya getiriyor. Çakır’ın kozalarını yırtıp, birer özne konumuna ulaşmak için etrafındaki ayrıntılarla çekişme halinde olan figürleri, anlaşılma kaygısından uzak yansımalar oluşturuyor.
Varlık ve yokluk, özne ve nesne arasında, yan yana duran ama yönsüz, odağını kaybetmiş, birbirinin içine süzülen, eriyen, bazen katılaşan bir takım ilksel sahneler oluşturuyor. Oluş halindeki kahramanlarını ‘eksik, biçimsiz ve kusurlu’ olarak tanımlayan sanatçı, varoluşsal sıkıntının öznenin peşini hiç bırakmadığını belirtiyor. ‘Ötekine olan zorunluluk hep ortadadır. ‘Sartre'ın dediği gibi ' Cehennem Başkalarıdır'. Kendi kozasından çıkarken bile bir diğerinin kozasını parçalamaya çalışan figürler, sanatçının çalışmalarında benimsediği hikaye anlatıcılığında betimsel öğeleri oluşturuyor. Soyut dışavurumculuğun kendiliğinden oluşan, coşkulu resmetme yöntemine yakın duran sanatçının eserlerinde, yer yer kalın, yer yer ince boya katmanlarına, sert fırça darbelerine ve kazımalara rastlanıyor. Bunu, belirgin bir şekilde kaba ve basite indirgenmiş figürlerini ortaya çıkarma yöntemi olarak kullanıyor.
Sanatçı yaradılışa dair hikayesini sanatsal yaratımın süreçlerini görünür kılarak içerikten biçime taşıyor. M.Ali Çakır’ın kenarlar içine sıkıştırılmış yaratıkları, formun sınırlarını zorlarken, zamansız mekansız, soluksuz ‘Hacimsiz Seyir’in akışındalar. ‘(...)Sanatçının yapıtlarında gözlemlenen nitelikleri şu şekilde formüle edebiliriz: Mantık ve mantık-karşıtlığı, anlam ve anlamsızlık, tasarım ve şans, bilinç ve bilinç-altı. M.Ali Çakır çağımızın bıktırıcı bir biçimde biteviye vurguladığı “nedensellik” kavramını tabiri caizse olumsuzlamaktadır. Sanat bugün fazlasıyla retoriklere dayalı, ama özgürlük ve adalet sorunlarına bulaşmayan ve burjuvazinin üretim ve dağıtım mekanizmalarının içine hapsolmuş durumda. İşte o, bu olumsuzluklara dair bir eylem geliştirebilme potansiyelini bizzat sanatın kendi içyapısında çözüyor. Anahtar sözcükleri ise: anti-rasyonel tavır, art brut, rastlantısallık, absürtlük. Tasarımda şans ve belirsizlik faktörünün ise, temel bir motto olduğunu söyleyebiliriz.
Bu motto’nun sanat yapıtlarına dahil edilmesi - sanat izleyicisinin sanat objelerinde mantıklı ve estetik bir açıklama bulabilme beklentisini yok ederek -, belirsizliğin yapıtlarda net bir biçimde yer alışını açıklamaktadır. Sanata gücünü veren, biraz da, bu belirsizlik değil mi