‘Giysiler olmasa savaşlar da olmazdı’ der bir felsefe.
Giysiler olmadan savaş meydanında kimse kimseyi tanımazdı çünkü, ne düşman ne dost ne taraflar kalırdı der.
Kadim tarihlerin dinsel yasakları sebep gösterilmekten başka, sosyal anlamda bir ahlak anlayışına dayanılarak nü eserler reddediliyordu. Bu reddetme hangi açıdan bakılırsa bakılsın haksızdı, çünkü, çoğu dinsel anlayışta ayıp sayılan çıplaklık olgusuna rağmen, kiliselerde dinsel hikayelerin çoğu çıplak bedenlerde tasvir edilir, dünya müzelerindeki resimler ve heykellerin çoğu çıplaktır, sanat eserleri onları görmeye gelen milyonların ahlaki değerlerine hiçbir şekilde zarar vermemiştir. Çünkü sanat uğraşısı insanı yüceltir, Sanat en üstün insan yaratısıdır.
Ayrıca resimde İnsanı giydirmek en çetrefil olandır.
Figürleriniz kadın ya da erkek ne giyerse giysin bir yere bir şeye bir kültüre bir kişiye ait olmak zorunda kalacaktır. Giydiği elbiseye göre üzerine bir anlam yapışacaktır. Salt resim olamayacaktır. Oysa ben hiçbir yere kimseye ait olmayan salt insanı işliyorum resimlerimde. Zamandan ve mekandan bağımsız insanı.
Katıksız bir resim olarak, bakarken sadece resim görünmelidir, resmin büyüsü fark edilmelidir sadece.
Farklı dönemlerde çalıştığım nü serilerinden örnekler yer alan sergimle bunu amaçlıyorum. Nü resim insan bedeninin görsel şiiridir ve her zaman erotik olmak zorunda değildir, benim nülerim de erotik olmaktan çok, insanı kendi varlığı içinde, kendi acısıyla, geçmiş-gelecek tüm zamanlardan ve önyargılardan uzak bir şekilde temsil ederler.
Resimlerim insan bedeni üzerine dikte edilen tüm disiplinlere karşı inatçı ve güçlü bir duruştur Eserlerimle yüz yüze gelenler, neyi kastettiğimi daha iyi anlayacaklardır.
Ayla Aksoyoğlu