Virüs , lütfen beni öldür ;
İnsanoğlunun insanlaşma sürecinde, edindiği ve geliştirdiği akıl, dünyanın aklına galip gelmek üzere.
İnsan, artık varoluşdaki insan değil. Yaratılan hırslı ve hızlı popülasyonun dünyasal kaynakları tüketmekte olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla yaşamsal krizler her geçen gün daha sert ve aşılması zor problemler gibi gözükmekte. Korkularımızla birlikte karşılaştığımız, bu bilgi hakikatın kendisi oluyor, günden güne.
Varoluşun hakikatını ararken insan, bulduğunu sandığı tüm önermeleri, sonuçlarıyla yaşamak zorunda kalıyor. Böylelikle, insanoğlu virüs’ün ta kendisine dönüşüyor. Yani, insan virüs gibi hareket etmeye başlıyor. Virüs, adaptasyonu oldukça yüksek bir organizmadır. Adaptasyonu yüksek olan bu canlı, girdiği alanlardaki yapı taşlarını değiştirir ve dönüştürür. Kendisinin yeniden geliştirebileceği ortamı yaratır. Karşılaştığı ve ürettiği her savaşta performansını , donanımlarını yeniler ve güçlendirir. Esas önemlisi, bir sonraki nesle varlığını o güçlenmiş haliyle aktarır.
Fakat, insanoğlu henüz kapalı bir sistemin içinde yaşamaya devam ediyor. Hala dünyanın dışında yaşamsal bir alan oluşturamadı. Dünya ; kaynakları sınırlı ve kapalı bir sistemdir. Kapalı sistemler denge prensibi ile çalışır. Virüs var olan dengeyi hiçe sayan bir organizmadır. Bu davranışın oluşturduğu durum işgalcilik olarak tanımlanabilir.