TUNCAY TAKMAZ
RESİM SERGİSİ
3- 26 Kasım 2009Sanatçının kendi resimlerine yeniden baktığı ve kendi dilini irdelemeye giriştiği yeni resimlerden oluşan bu sergide Takmaz`ın bilinen figüratif çalışmalarının yanı sıra kağıt işleri de yer alıyor... 3 Kasım Kare Sanat Galerisi`nde açılacak olan sergi 26 Kasım 2009 tarihine kadar devam edecek..
Kaya Özsezgin sanatçı hakkında şunları söylüyor; Tuncay Takmaz’ın renkli karalamalardan ve resim notlarından büyük tuvallere aktardığı kompozisyonları, alaycı bir günlükler yığınıdır deyim yerindeyse. Bu günlükleri “okumak” isteyenlerin, ellerinde bir de görsel sözlük bulundurmalarına gerek yoktur...
Özgün ve yaratıcı olma iddiası taşımamakla beraber, böyle bir iddiayı içinde gizleyen renkli ve uçuk resimleriyle, 1990’lı yılların ortalarından bu yana dikkat çeken Tuncay Takmaz, bohem görünüşü ve geçerli kuralları yıkma yönündeki yarı uysal yarı agresif tutumuyla, meslekten gelmeyen kişileri kapsayan bir sınıflandırma modeli içinde yer almıyor. Şiir yazıyor ve bir yayınevini yönetiyor. Atölyesinin yer aldığı İstiklal caddesine, o caddenin renkli kalabalığına mensup bir kişi olmanın sağladığı olağan tepki içinde oluşturuyor resimlerini. Belki de bundan olacak, maytap fişeğinin patlamasına benzer bir coşku içinde küçük kâğıt parçaları üzerine çalıştığı resim ayrıntılarını, kolajlama tekniğiyle organik bir kompozisyon yapısına dönüştürüyor, kimi yerde bu parçaların sınırlarını dışardan yaptığı müdahalelerle belirli hale getiriyor, kimi yerde de kompozisyon gereği birtakım boya geçişleriyle bağlantılar kuruyor bunlar arasında. Geçmiş kültürümüze ironik telmihlerde bulunduğu “padişahım çok yaşa” dizisinde olduğu gibi, eski minyatürlerden aldığı detayları ya da çağdaş sanatın ikonlaşmış ustalarından aktardığı göndergesel yorumları, bu büyük boyutlu kolaj salvoları içinde değerlendiriyor. Karikatüre özgü ayrıntılar içermesi nedeniyle, onun bu çalışmalarını “ironik resim” bağlamında yorumlamak yanlış olmaz sanıyorum. Ancak Tuncay Takmaz’ın, bu kompozisyonları kurarken içten içe iğneleyici, bir anlamda da eğlendirici göndermelerde bulunduğu göz önüne alınırsa, sosyal mesajlara açık bir yol izlediği de söylenebilir. Uykuda görülen düşleri andırır yarı-gerçek görüntüler, farklı kalıplara sokulmuş ve gözlerini alabildiğine açarak hayretten donakalmış figür ağırlıklı yorumlarında, özellikle gerçeküstücü ressamlarda tanık olduğumuz bir tür “oneirizm”i düşündürür bize. Ancak ondaki bu eğilimin, bilinçli bir seçim değil, spontan bir yaklaşımın ürünü olduğu da unutulmamalı.”