Babasını öldürmeye teşebbüs ettiği için cezaevinde olan bir kadının trajikomik hayat hikayesini anlatan bu oyunda, seyirci ile baştan sona anlatıcı-karakter ekseninde güçlü bir bağ kurulur.

Mori, sıradan olduğu iddia edilen hikayesini “Bir de benden dinleyin.” diyerek seyirciyle paylaşır.

Üniversiteyi kazandıktan sonra memleketine dönen Mori, köyün delisi Pîrık’tan duyduklarıyla sarsılır. Hayal meyal hatırladığı annesinin aile içi şiddet sonucu öldüğünü ve tüm köyün buna sessiz kaldığını öğrenince çılgına döner.

Abisinin de kendisi kadar şanslı olmadığını, yurtta büyüdüğünü ve sonunda onun da ölümünden babasını sorumlu tuttuğunu fark eder.

Delirmenin eşiğinde bir karar vermesi gerekmektedir.

Oyunda canlandırma ve anlatı iç içe geçerken Mori yaşadığı travmaları aktarırken histeri krizlerine kapılıp geçmişini yeniden yaşar. Yalın sahne anlayışı ile anlatı odaklı, ancak tiyatral unsurlar açısından zengin bir biçimde sahnelenmiştir.