Aziz Er'in kendine has dili ile geliştirdiği "Nadja - Andre Breton Olmak" tiyatro oyunu,izleyicisiyle buluşuyor."Zula Performance'dan sürrealizme bir övgü! Nadja - Andre Breton Olmak
Aziz Er'in kendine has dili ile gelişen postmodern metni, Zula Performance'ın yenilikçi sahneleme estetiği ve Furkan Yazıcı'nın solo performansı ile seyirci ile buluşmaya devam ediyor.
Jerzy Grotowsky'nin yoksul tiyatro öğretisini temel alarak,Studio Matejka'nın özgün çalışmaları üzerine gelişen performans seyirciyi umudun peşinden götüren bulmaca dolu bir oyunun içine sokuyor.
İktidarın gölgesi altında oynanan bir umutsuzluk oyunudur Nadja.Savaşın ve erkekliğin dalgaları arasında boğulan bir şairin, bilinçdışına doğru yaptığı yolculuktaki sayıklamalarıdır. Süren ve tekrarlanan bir zamanın içinde, uyum sağlamaya çalışmak, yorulmak ve kaçamamaktır. Sonu olmayan bir döngüde acı çekiyor ‘’Olmak’’tır."
Proje ve Yapım: Furkan Yazıcı
Yazan: Aiz Er
Konsept: Ali Bircan Teke
Fiziksel Yaratım ve Performans: Furkan Yazıcı
Ses Tasarımı ve Bateri: Ayberk Çölok
Ses Tasarımı ve Bas Gitar: Eren Coşan
Işık Tasarımı: Hasan Demir
Müzik Tasarımı: Zula
Işık Kumanda: Bekirhan Ak
Müzik Kumanda: M. Ali Dönmez/B.Çağatay
Sahne Amiri: Okan Özgül
Afiş/Poster/Görsel Tasarım: Yiğit Turan
Teaser: Aziz Er
Oyun Fotoğrafları: Ayşegül Kaycı
Basın Danışmanı: M.Emin Düzcan
Teşekkürler;
Sanat Mahal , TiyatroKast, Alexandra Kazazou, Entegre, Salih Usta, İbrahim Halil Şimşek,Hasip Akgül, Muhammet Çakır, Oğuz İşçi
65 dk/+18
"....... Aslında hepsi bu kadardı. Ama topluca hata verdiğimiz olaylar oldu. Son zamanlarda işletme ve aygıt düşünce olarak birbirinden kopmaya başladı. Bütün bu karışıklık esnasında bize daha fazla iş düşüyordu. Kontrolden çıkmamız isteniyordu hep, biraz daha acımasız, şok edici ve hırpalayıcı olmalıydık. Bense yapamadım. İyilikle gelenleri geri çeviremedim hiç. Komutan vur diyordu her seferinde vur. Niye vuramıyorsun. Yoksa sen yeterince pişmedin mi? Aşağıdan bize özgül ağırlığını hissettirmeye çalışanlar oldu. Kontrolü ilk kez böylesine kaybettiklerini anladım yukarıdakilerin. Ortalık şaşkın ve telaşla birbirlerine bağıran Komutanlarla doldu. Bense kıyamıyordum yapamıyordum onlara, bilyelere... Ben de onlar gibi daracık bir yerde epey zaman geçirip düşmüştüm buraya, onların yaşadığı ızdırabı ben de yaşadım.
Yağsız, tuzsuz geçen günler, günün geceye ayakta uyuklayarak döndüğü günler, yalınayak koştuğum, dizimin parçalandığı günler, henüz ruhumu böylesine kaybetmediğim günler. Onlar bendim. Nasıl durdurabilirdim onları, nasıl çekebilirdim fişlerini. Jestleri ve mimikleri aynılaşmış bu robot sürüsü mü dikecekti onları toprağa, yoksa paranoyalarla zafer kutlayanlar, eşsiz keyifli gündelik pratiklerine zeval gelmesin diye yırtınan, çırpınan, büyük Komutanlar mı? O an damarlarımda ne varsa boşalsın istedim. Kutsal olan ve onlara ait olmamı sağlayan ne varsa boşalsın. Ağzımdan, burnumdan, açık olan her yerimden aksın o pislik. Benim safça özgür olmamı engelleyen, o yağ parçası, tek isteğim yerlerde görmekti onu katılaşmış bir halde... Sonsuz, tertemiz özgürce aldığım bir nefes. Tek hayalim buydu."
- Kapı açılış saati etkinlik başlamadan 10 dakika kadar öncedir. - Oyun başladıktan sonra seyirciler içeriye alınmayacaktır.