Delidolu'nun kurmaca dışı kitaplar koleksiyonunun "Ne Yapmalı?" başlıklı alt temasının yeni kitabı Faydasız Bilginin Faydası, bilimin gelişiminde merakın, faydasız görünen pek çok başka bilginin ve özgür araştırmanın önemini irdeliyor.
Dünyanın en önemli bilim kuruluşlarından biri olan Princeton Üniversitesi İleri Araştırmalar Enstitüsü’nün kurucusu Abraham Flexner’in 1939 tarihli, zamanının çok ötesindeki makalesini içeren Faydasız Bilginin Faydası, bilimin ancak merak, hayal gücü ve özgür araştırma ile gelişebileceğini vurguluyor.
Flexner, makalesinde bugün bilinen pek çok keşfin, ilk anda ne işe yaradığını kimsenin bilmediği, “faydasız” gördüğü ama aslında devrim niteliğinde olan bir başka keşfin sonucunda olduğunu savunuyor ve bu iddiasını radyonun icadından Einstein’in görelilik kuramına kadar geniş bir yelpazedeki örneklerle destekliyor. Bütün ömrünü, yaşadığı yüzyılın çok ilerisindeki bir hayatı düşleyerek geçiren Abraham Flexner, bu makalesinde, basit araştırmaların sınır tanımaz bir hayal gücü ile buluştuğunda ne denli büyük keşiflere evrilebileceğini gözler önüne seriyor.
Flexner’ın 1939 yılında yazmasına rağmen güncelliğini hala koruyan makalesi, Princeton Üniversitesi İleri Araştırmalar Enstitüsü’nün başkanlığını yürüten Robbert Dijkgraaf’ın özgür düşünce ve merak temelli engelsiz araştırmaların önemi üzerine yazdığı önsözle sunuluyor. Abraham Flexner’in izinden yürüyen Robbert Dijkgraaf, “Yarının Dünyası” başlıklı önsözünde yaptığı analizlerle Flexner'in derin çalkantılarla ve endişeyle dolu bir zamanda yazdığı Faydasız Bilginin Faydası isimli makalesini emsalsiz bir zaman kapsülü olarak nitelendiriyor.
“İnsan ırkının gerçek düşmanı, haklı ya da haksız, korkusuz ve sorumsuz düşünür değildir. Gerçek düşman, insan zihnini, kanatlarını açmaya cüret edemeyeceği bir kalıba sokmaya çalışan kişidir.”