Fotoğraf sanatçısı Altan Bal ile `Bekar Odaları` üzerine söyleştik -II

Söyleşi Röportaj Fotoğraf sanatçısı Altan Bal ile `Bekar Odaları` üzerine söyleştik -II

Fotoğraf sanatçısı Altan Bal, 15 Ekim`e kadar Fototrek Fotoğraf Merkezi`nde sergilenecek olan "Bir İstanbul Masalı: Bekar Odaları" adlı projesini, fotoğraf sanatını ve projelerini anlattı.

Paylaş: TwitterFacebookGoogle+

istanbul.net.trOcak 15, 2014

İstanbul çok renkli bir şehir, İstanbul`da fotoğraf çekmek nasıl bir duygu?
İstanbul bir fotoğrafçı için bir cennet adeta. Yüzyıllardır farklı kültürlere ev sahipliği yapmaktan kaynaklanan birbirine karışmışlık, algılarını açık tutmayı bilen bir fotoğrafçı için adeta bir yol haritasına dönüşüyor. Fotoğrafçıya kendini İstanbul sokaklarındaki hayata bırakmak kalıyor. Duygularını dinlemesini bilen, algıları sonuna kadar açık fotoğrafçıya İstanbul çok iyi bir ev sahibi. Bekar Odaları gibi binlerce masalı olan bir şehir bu, sen yeterki bir masalın peşinden koş.

Türkiye`nin Fotoğraf sanatına yaklaşamını bir fotoğrafçı olarak nasıl bulunuyorsunuz?
Türkiye fotoğrafa yaklaşım açısından bence şanslı bir ülke. Özellikle üniversite düzeyinde okuyan her genç fotoğrafa meraklı. İyi fotoğraf çekmeye çalışıyor, bunun için kurslara gidiyor en azından sergi ve gösterileri kaçırmıyorlar. Zaten Türkiye’de fotoğraf sanatının iki itici gücü var: birinci meraklı, fotoğrafa heyecan duyan kesim. İkincisi de Fototrek Nikon Fotoğraf Merkezi gibi fotoğraf eğitim dernekleri. Hayatında bir kare çekmemiş onlarca insan sizin fotoğraflarınıza çoğu fotoğrafçıdan daha ilgili davranıyor. Ve fotoğrafla ilgili kurumlar fotoğrafçıyla fotoğrafı uzaktan sevenleri yan yana getiriyor.
Bir de ünlü fotoğrafçılarımız var. İmkan buldukça sergiler açıyorlar. Fakat bir süreklilik ne yazık ki göremiyoruz. Bir takım fotoğrafçının da işi gücü yarışma açıkçası. Meraklıyızdır kahraman yaratmaya; yarışmalar da Türk fotoğrafının kahramanlarını yaratıyor.
Yarışmalarda bol bol ödül kazanan amatörden bir adım ileride olan fotoğrafçıların o kadar az sergisi olduğunu görmek gerçekten üzücü oluyor. Türk fotoğrafında görebildiğim kadarıyla güçlü bir usta çırak ilişkisi de yok. Her fotoğrafçı en baştan Amerika’yı buluyor. O yüzden gelişmeler çok yavaş belirginleşiyor.

Fotoğraf tutkunlarına söylemek istedikleriniz...
Fotoğraf tutkunlarına aslına kendi duygularımı anlatmak dışında her hangi bir şey söyleyemem. Fotoğrafın teknik yanlarını gözümde pek büyütmüyorum. Bence fotoğrafçının ikinci bir objektifi dert etmesi yerine anlatacak bir hikayesi olup olmadığını dert etmesini gerekir ki önemli nokta burasıdır. Hikayelerde hayatın içinde çıkacağı için hayata bol bol bakmalıyız. Hani sürekli derler “görmek görmek görmek” diye. Bence daha önemlisi bakmaktır. Bir an içinde bulunduğumuz ortamın bir adım dışına çıkıp öteden bakabilmektir. Görmek bundan sonra gelir. Hemen arkasından da gördüklerimizin anlamı. Buna bağlı olarakta yaşadığımız duygu ve bu duyguyu fotoğrafik yollardan izleyiciye iletilmesi. Hani derler ki “ben kendim için çekiyorum” bu bana pek samimi gelmiyor. Çünkü fotoğraf doğası gereği bir üçüncü kişi için yapılır. Kimsenin bakmayacağına emin olsanız fotoğraf çekemezsiniz gibi geliyor bana.
Bir de tek fotoğrafın pek değeri yoktur. Tek fotoğrafla herhangi bir hikaye, duygu anlatılması zordur. Bu yüzden sürekli bir proje peşinde olmak gerekiyor. Fototrek Nikon’da yaptığımız atölye çalışmalarında sürekli tekrarladığımız bir konu var. Önemli olduğunu düşünüyoruz. Herhangi bir anın fotoğrafını çekmek için o durumdan etkilenmemiz gerekiyor. Aynı zamanda her zaman göz önünde tutulması gerekilen bir konu var: Beni etkileyen fotoğrafa dökülebilecek görselliğe sahip mi? Görüntüden mi etkilendim yoksa çekici olan ortamdaki müzik miydi? Fotoğrafça görme konusunda sürekli algıların açık olması gerekiyor galiba.
Fotoğrafçı fotoğraf dışındaki alanlardan da yararlanmayı bilmeli. Benim için sinema, edebiyat, çizgi filmler, çizgi romanlar ve bilgisayar oyunları fotoğrafçılığım açısından çok önemli.

Yeni projeleriniz var mı ?
Onlarca var hem de. İlk aklıma gelenleri söyleyeyim. Belgesel tarzda: Bekar Odalarının projesinin temeli çok sevdiğim babamdır. Babam Erzincan’dan İstanbul’a 20’li yaşlarda evden kaçarak gelip kısa bir süre "Bekar Odaları"nda kalmış. Bana buraların hikayesini hep anlatırdı; "Bekar Odaları"nı fotoğraflamak buradan doğdu. Yapmak istediğim bir sonraki proje de yine babamla ilgili. Babam yıllarca kamyon şoförlüğü yaptı. Ben de kamyon şoförlerini onlarla beraber yolculuk ederek çekmek istiyorum. Ama öncelikle sponsor bulmam lazım.
Daha sonra da eli yüzü düzgün bir fotoroman yapmak istiyorum. Türk filmlerini ve fotoromanlarını çok seviyorum çünkü.

Altan Bal "Bir İstanbul Masalı: Bekar Odaları" Fotoğraf Sergisi
Fototrek Nikon Fotoğraf Galerisi
Meşrutiyet Caddesi Ravanda İşhanı No: 85 Kat: 1-2 D:1-3 Beyoğlu
Telefon:0212 251 90 14
Röportaj: Oya Özer

istanbul.net.trKültür EtkinlikSinemaKitapYeme İçmeAlışverişUlaşımİstanbul RehberiSarı SayfalarOtel RehberiGezi Rehberiİstanbul HaberleriKent RehberiSöyleşi RöportajKritikÜyelikHava Durumu