İstanbul merkezli, gastronomi odaklı YEDİ oluşumu, Türkiye’nin ve dünyanın dört bir yanından gelen önemli isimleri, 21 Ekim, Cumartesi günü “Extinction/Yok Olma” konulu konferansta buluşturdu. Biletleri günler öncesinden tükenen etkinliğe 300’ün üzerinde izleyici katıldı. Katılımcıların yoğun paylaşımı ve basında yer alan etkili haberler ile hem yerel hem de uluslararası mecralarda büyük ses getirdi. YEDİ’nin bu başarısı ve gösterilen ilgi, odağındaki meseleleri tartışmak, konuşmak için etkili bir platform yaratılmış olduğuna işaret ederken, katılımcıların çoğunluğunu oluşturan yeme-içme sektörü fikir liderleri ve sonraki nesil için de önemli bir hareket, motivasyon, insiyatif oluşturdu.

YEDİ, Türkiye’nin öncü şef ve işletmecisi Mehmet Gürs, yemek yazarı ve editörü Cemre Narin, Mutfak Sanatları Akademisi’nin Direktörü Sitare Baras tarafından düzenlenmekte ve birçok gönüllü tarafından desteklenmekte. Gastronomi dünyası etrafında dönen konuları konuşmayı, tartışmayı ve fayda yaratmayı amaçlayan YEDİ buluşmaları uluslararası bir kapsamda gelenekselleşti. Gastronomi aracılığıyla dünyayı nasıl daha iyi bir yer haline getirebilir sorusunu soran, yerel ve küresel konular kapsamında ele alan YEDİ, başlı başına hem üretim, hem tüketim bacağında, gastronomi zincirinin parçası olan şefleri, üreticileri, sosyal girişimcileri, fikir liderlerini bir araya getirmeye devam edecek.

21 Ekim günü gerçekleşen YEDİ’ ye öncü markalar destek verdi. Konferansın ana sponsoru Grundig, doğal kaynakları korumaya duyduğu saygıyla Respect Food - Gıda’ya Saygı felsefesini benimseyerek daha az enerji daha az su tüketen, gıdaların daha uzun süre taze kalmasını sağlayan yenilikçi ürünler tasarlıyor. Dünya çapında gıda israfına karşı mücadele veren Grundig, tüketim bilinci oluşturmak, israfı azaltmak ve doğaya dönük bir yaşama ilham vermek hedefiyle Türkiye’de “Ruhun Doysun” projesini başlattı. YEDİ‘de “Ruhun Doysun” öğle yemeği ile bir kez daha doğayla bütünleşmiş, sürdürülebilir yaşama dikkat çekti.

Konferansın değişmeyen destekçileri arasında bu sene de T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Tanıtma Genel Müdürlüğü, konaklama sponsoru The Marmara Otelleri ve konferansın kokteyl ve akşam yemeğine destek veren Nude markaları bulunuyordu.

YEDİ’nin bu seneki mekân sponsoru eşsiz atmosferiyle Sakıp Sabancı Müzesi oldu. Msa ve Kronotrop, geçen yıllarda da olduğu gibi kahvaltıdan akşam yemeğine kadar tüm yemek operasyonunu destekledi. Öğle yemeğinde Türkiye’nin 7 bölgesini temsil eden lezzetler sunuldu. Akşam yemeğinde ise İstanbul’un unutulmaz mezeleri Sakıp Sabancı Müzesi’ne taşındı

Öğle yemeğinde Marmara Bölgesi’nden Ayşe Tükrükçü, pisik köftesi ve ekmek tatlısı; Ege Bölgesi’nden Ümit Hamlacıbaşı, çullama, ot kavurma, asma yapraklı pilav, şıralı halka; Akdeniz Bölgesi’nden Nadya Turunç, kemik suyuna papara; Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nden Münevver Aslanhan, hades çorbası, sırmast, nardan aşı; İç Anadolu Bölgesi’nden Ahsen Toktay fasülye kurusu kavurması, konya küflü peynirli tirit; Doğu Anadolu Bölgesi’nden Güler Zerger, labada çorbası, tamas, kızılcık hoşafı; Karadeniz Bölgesi’nden Asuman Albayrak, patates bastı, karpuz kabuğu yemeği ve hitit mutfağından yemekler hazırladı.

Akşam yemeğinde misafirler, uzun masalarda bir meyhane deneyimine davet edildi. İstanbul’la özdeşleşmiş lokantalarda hazırlanmış mezelerin servis edildiği gece Tıflıpaşa Helvacısı’nın helvaları eşliğinde bitti.

Yabancı konuklar, Armada İstanbul Gezi Teknesi ile Pazar gününü keyifli bir Boğaz turuyla tamamladı. Konferansın organizasyon, operasyon ve basın ilişkileri ise Hybrid tarafından desteklendi. Bu yılki YEDİ konferansında 14 muhteşem konuşmacının hikayeleri konferansa damgasını vurdu.

Yakın zamanda yayımlanan Mess isimli kitabın yazarı Barry Yourgrau, tutunduğumuz, biriktirdiğimiz objeleri, bizim için anlamını ve kendimizi onlardan serbest bırakmanın yollarını anlattı. Bernd Maier, ortaklarıyla birlikte Berlin’in Kreuzberg mahallesindeki 120 yıllık yerel pazar Markthalle Neun’u kurtarıp nasıl günümüzde tekrar yaşama döndürdüğünü aktardı. Konferansa video ile katılan Amerikalı Bryan Walsh, TIME Dergisi’nin kapağına çıkan hikayesiyle bal arılarının yok oluşunu, onları kurtarmanın ekosistem için olduğu kadar dünyanın geleceği için de önemli olduğunu vurguladı. “Düşünen Spor Dergisi” mottosuyla hazırlanan Socrates Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Caner Eler; 21. Yüzyıldaki dijital dergicilik anlayışında bir derginin yaşaması için neyi farklı yaptıklarını anlattı.

Efsane yemek yazarı Claudia Roden, göç eden kültürlerin ülkelerin sınırlarını yemek yoluyla aşarak farklı coğrafyalarda tekrar ortaya çıkmasını izah etti. Avustralyalı şef David Thompson, Tayland’da yemek pişirmenin, yemek yapılış biçimlerinin ve insanların yemekle olan ilişkilerinin kültürel öneminden bahsetti.

“Kaybolan Bir Dil; Kaybolan Bir Mutfak” filmiyle dikkat çeken gazeteci Deniz Alphan, Sefarad Yahudileri’nin bu topraklarda mutfaklarının ve dillerinin yok oluş hikayesini aktardı. Eşiyle birlikte Mardin’e yerleşen fotoğrafçı Emel Ernalbant, “Mardin’de Ne Yapıyorum?” başlığı altında Suriyeli mülteci çocuklara fotoğraf çekmeyi öğretirken değişen hayatlarını; Eşi Massimo Bottura ile birlikte Osteria Francescana’yı yöneten Lara Gilmore, özel gereksinimli çocuklara İtalyan ailelerinde önemli bir yeri olan tortellini yapmayı öğrettikleri Tortellante projesini ve gıda israfı üzerine araştırma ve geliştirme çalışmaları yapan sosyal toplum projesi Food for Soul’u;. Danimarka’da kâr amacı gütmeyen MAD’in direktörü Melina Shannon-DiPietro, etrafımızdaki zengin ekolojik yaşamda varolan besinleri günlük hayatımızda kullanarak başka bir dünyanın mümkün olabileceğini anlattı.

Dünyanın en iyi restoranları arasında gösterilen Güney Fransa’daki Mirazur’un Arjantinli şefi Mauro Colagreco, Güney Amerika’da biyoçeşitliliği korumak için başlattığı Origenes projesini aktardı. Dünyanın farklı yerlerinde akademisyenlik yapmış olan Pelin Tan; Çin’de balıkçılık ve okyanus yetiştiriciliği ile sürdürülebilir topluluklar yaratmanın, mirasın korunması ve gelişmesine katkıda bulunmasının yollarını vurguladı. Arctic’te dalgıçlık ve balıkçılık yapan, Roderick Sloan; özellikle ton balığı ve yılan balıklarının yok olması, deniz canlılarının aşırı tüketilmesi nedeniyle sürdürülebilir olmaması ve bu tüketimin gençlerin eğitimiyle gelecek nesillerde nasıl değişebileceğini sorguladı.

Edremit’te 10 nesildir geleneksel yöntemle tahin ve helva üreten Tıflıpaşa Helvacısı’nın son nesil temsilcileri Fatih ve Mürteza Helvacıoğlu 10 nesildir sürdürdükleri helvacılık ve yaşam öykülerini aktardı. Gökova Körfezi’nde sürdürdüğü Deniz Koruma Alanları Yönetimi çalışmasıyla Uluslararası Whitley Doğa Koruma Altın Ödülü’nü alan, Akdeniz Koruma Derneği Başkanı Zafer Kızılkaya; küçük bir grubun kendi çabalarıyla, Gökova Körfezi’nde yarattıkları farktan; ekoloji ve balıkçılık adına bir yolda beraberce yürümenin mümkün olduğunu hatırlattı.