Ama aylar sonra, Zagorun İzmirde iki polisi öldürüp yakalanması ve Uğurun İstanbula dönmesiyle yeni bir umut belirince, bu acımasız aşkın peşinde yıllar yılı sürecek amansız bir takip başlar. Bekir, taşra pavyonlarında, üçüncü sınıf otel odalarında, esrar alemlerinde Uğurun izini sürer.
Vurulur geri dönmez. Kovulur gitmez. Aşağılanır, gururu kırılır aldırmaz. Uğur şehir şehir, hapishane hapishane Zagorun ardından sürüklenmekte, Bekir de sadık, inatçı bir köpek gibi Uğurun peşinde gitmektedir.
Bir çift göz, edalı bir yüz uğruna herşey tükenip yok olurken, aşk avuçlara basılan sigaraların ateşiyle, acı ile, yoksukluk, gözyaşları ve kötülük ile büyür.
Yuvalar yıkılır, çocuklar öksüz kalır ama masumiyet hiç yitirilmez.