Nesrin Yılmaz - Ayrıkotu

Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Anasanat dalı 2004 yılı mezunu olan ve bir süre İstanbul Beykent Üniversitesi'nde Öğretim Görevlisi olarak çalışan sanatçı şuan halen İzmir deki kendi atölyesinde çalışmalarını sürdürmektedir. "AYRIKOTU" isimli dördüncü kişisel sergisi tuval üzerine yağlıboya ve akrilik çalışmalarından oluşmaktadır. Sergi 21 eylüle kadar Nişart Galeri de izlenebilir.

Sergide yer alan işler hakkında:

‘Ey saygıdeğer kişi! Bu kemikten deriden, terden, Kastan, ilikten, etten, ersuyundan, kandan, gözyaşından, Çapaktan, sümükten, tükürükten, boktan, çişten, Ve salyadan oluşmuş bedenle nasıl mutlu olunur! Bu isteklerin, kinin, kızgınlığın, tutkunun, şehvetin, Korkunun, kuşkunun, ürkekliğin, kıskançlığın, Bencilliğin, özlemin, tiksinmenin, açlığın, susuzluğun, Yaşlılığın, hastalığın, ölümün ve daha başkalarının uğrağı olan Bu bedenle nasıl mutlu olunur! Hem bu dünyada her şey gelip geçici, Bu sinekler, böcekler ve benzeri gibi şu OTLAR, Ağaçlar gibi önce oluyor sonra yok oluyor. Dahası da var . Denizler kuruyor, dağlar devriliyor, demir kazık titriyor, Fırtınalar kopuyor ve yer çatlayıp göçüyor… Bütün bunların olduğu yerde nasıl mutlu olunur! Sonra bir gün her şeyden bıkılır, vazgeçilir, Ama sonra yine her şey Ama sonra yine yeni baştan başlanır.’ Radhakarishnan(,1960)

Giderek karanlık ve gizemli bir havaya bürünen toplumsal yaşam, sınıfsal ayrımlar dokunulmazlıklar, sanal ilişkiler ve anlam karmaşalarının benlik algısı ile ruhsal yapısının tepkimesinden doğan derin izler ve sıkışmışlık hali ile konuya yönelik bir tavır üzerine gelişmiş, geçişler uygulamalar ve duygunun renk oyunlarıdır.

Bu ruhsal geçişler de mekanik bir kısır döngü içerisinde yüzeysel bile olsa zihinsel süreçlerin bir şeyde gizli bir anlam bulması ile doğaya uygun yaşam ve orada nefes almaya çalışılması bilgiye ve erdeme ulaşmak için benlik algısını ayakta tutmayı sağlama isteği,

Ve her şeyin ötesinde, karmaşık gerçeklikler sistem karşısında deneyimlenmek ve zihindeki gizli bir toplumsal başkaldırı ile hayali sınırlar içerisinde varoluşsal bir gezintidir.