Standartlar yükseliyor, geliyor, belirleniyor, getiriliyor, geliştiriliyor. Her yıl 14 Ekim, Dünya Standartlar Günü olarak kutlanıyor, hatta bugüne özel şiirler bile yazılıyor. Gün geçtikçe, hem söylemsel hem de maddi düzeyde bizi kuşatarak, standartlar işliyor. Bu kitapta, standartların işleyişini anlamaya çalışıyoruz. Öncelikli vurgumuz, standartların nasıl oluştuğundan çok oluşan standartların neleri oluşturduğuna olacak. Standartların gücünü anlama çabamız, standartların yaşadığımız dünyada nasıl işlediğini kavramak kadar standartların nasıl içimize işlediğini, öznelliklerimizi nasıl biçimlendirdiğini de araştırmayı içeriyor.
Standartlar Nasıl İşler?’de bir ucunda küresel düzlemin diğer ucunda içselliğimizin olduğu bir eksende, yerel düzlemleri de dikkate alarak, bu düzlemler arasında mekik dokuyan bir yaklaşımla standartlar aracılığıyla hayatımızın nasıl işletme hâline getirildiğini tartışmayı amaçlıyoruz. Ancak aynı zamanda bu cenderenin daha önceden tasarlanmamış nasıl yeni firar hatları doğurduğunu, yeni bir standartlar düzeninin kendi altını da oyabilecek ne tür öznellik imkânları barındırdığını da göstermeye çalışacağız.
Standartlaşmada sadece politikacıların, uzmanların veya bürokratların esas failler olarak her türlü kararı aldığı bir sistemden değil, standartların bizatihi kendilerinin de birer özne olarak ortaya çıktığı bir ağdan bahsetmek daha doğru olacaktır. Standartların sürekli seyir halinde olmaları sonucunda bir noktadan sonra etkilerini kontrol etmek de imkânsızlaşır. Öyle ki standartlar sadece metaları tek bir düzene sokmakla kalmaz, aynı zamanda metaları üreten insanları ve süreçleri de yeniden yapılandırır.
Standartlaştırmanın nasıl bir iş olduğunu ve nasıl işlediğini anlamak isteyenlere…