Aşka İki Hafta

New York’un önde gelen emlak firması Wade Corporation’un karizmatik patronu George Wade’in başarısız ama çekici avukatları işe alıp onlarla yatmak gibi kötü bir huyu vardır. Bu avukatlar pahalıya mal olan hatalar yaptıklarında ise, George’un tutucu kardeşi ve şirketin asıl beyni Howard tarafından işten çıkarılırlar. Sonunda Howard, George’a, işten anlayan bir danışman bulmazsa mal varlığına veda etmesi gerektiğini söyleyince George, sıkı çevreci Lucy Kelson’la bir görüşme yapar. Harvard mezunu, sosyal bilinç sahibi parlak avukat Lucy’nin niyeti, Wade Corporation’ın planlarına hizmet etmek değil, aksine, George ve şirketini, oturduğu yerin yakınındaki Halk Merkezi’ni yıkıp toplu konut inşa etmekten alıkoymaktır. George’dan Halk Merkezi’nin yıkılmayacağına dair bir söz alan Lucy, istemeden de olsa işi kabul eder ve yardım fonu sorumlusu olarak uykusuz gecelere ve yeni başgösteren ülserine karşın olağanüstü bir iş çıkarır. Onu yıpratan şey işi değil, sorumsuz ve benmerkezci George’un kendisine şahsi asistanı gibi davranması, onun yardımı olmaksızın bir kravat dahi seçememesidir. Aylar süren stresten sonra istifasını veren Lucy’nin yerine alınan avukat ise, George’da gözü olan June Carter olur. George’dan sonraki yaşamını değerlendiren Lucy, June’u George’un yeni başdanışmanı olarak görünce, eski patronuna karşı birşeyler hissettiğinin farkına varır. George da, Lucy’yi yitirmenin getirdiği boşluk duygusuyla baş etmeye çalışmaktadır. Acaba birbirlerine “Seni seviyorum” demek için çok mu geç kalmışlardır?