Bab-ı Ali Gezginleri, CRR Konser Salonu'nda sizlerle...
Proje Yöneticisi: Nihan Atalay (Barok Flüt)
Sinem Özdemir Göçeri (Solist)
Julie Pascualena (Barok Keman)
Francis Biggi (Barok Luth)
Daniel de Morais (Theorb)
Maria Slipska (Viyola da Gamba)
Hatice Doğan Sevinç (Klasik Kemençe)
Ayşegül Kostak Toksoy (Kanun)
Ümit Kartal (Vurmalı Çalgılar)
"Bâb-ı Âli Gezginleri", 16'ncı ve 18'inci yüzyılların arasında Muhteşem İstanbul şehrinin kapılarına ulaşan Avrupalıların izlerini sürüyor. Avrupa, sahip olduğu kudretin büyüklüğünden korktuğundan ve medeniyetinin ihtişamından etkilendiğinden dolayı Osmanlı İmparatorluğu’nu ihtiyatla ve hayranlıkla izliyordu. İki ayrı dünya arasındaki anlaşmazlıklara ve derin farklılıklara rağmen, temaslar kesintisiz bir şekilde ve yoğun olarak sürmüş olup, Doğu, yüzyıllarca Batı'nın iştahını kabartmaya devam etmiştir. Gezginlerin, tüccarların, meraklıların ya da maceraperestlerin arasında, kadim, derin ve rafine bir müzik kültürüyle tanıştıkları bu kozmopolit Sultanlar şehrine hayran kalan çok sayıda müzisyen de bulunuyordu. Bazıları akıllarında bir sürü yeni fikirle, yabancı ezgiyle ve egzotik müzikle kendi ülkesine döndü. Sayıca daha az bir kısmı ise Haliç'i kendilerine yurt edindi. Bazıları sayesinde Batı'ya tamamen yabancı olan Osmanlı musikisinin, Batı'nın nota sistemine uyarlanmış geniş bir repertuvarına sahibiz.
Avrupa'daki birçok besteci ve sanatçı, bir zamanlar Saltanatta ve İstanbul sokaklarında hayat bulan görsel ve işitsel kaynaklardan esinlenmiştir. 16'ncı yüzyıldaki İtalyan Moresk üslubundan Mozart ve Süssmayr'a kadar, Airs et Intermédes de la Tragédie, içerisindeki anonim derlemelerde Osmanlı ezgilerinin uyarlanmasından, "Doğu" kültürüne özgü aryalara, lirik ve tiyatro eserlerinin içeriğine kadar kurgu ile seyahat notları arasında kalan bir Doğu izlenimi hâkimdir. Muhteşem İstanbul, ipek taşıyan kervanların yola çıktığı, dünyadaki tüm efsanelerin toplandığı ve Avrupa'nın düşlerini süsleyen bu âlemin kalbinde yer alan bir şehirdir.
Denizin açıklarında, yüz farklı dilde konuşan ve binlerce şarkıyı diline dolayan bir grup tüccar, korsan, maceraperest, denizci ve köle, düş ve masal perdesinin ötesine geçip Akdeniz'e komşu olan toplumların geleneklerinde ve yaşantılarında kalıcı izler bırakarak Doğu ile Batı arasında ticaretin gelişmesini sağlamışlardır. 1500' lü yıllarda Napoli sokaklarında, Colascione adı verilen tanburdan türetilmiş bir enstrüman çalınırdı. Yüzyıl sonrasında, gerçek adı Wojciech Bobowsky olan Polonya doğumlu büyük müzisyen Ali Ufku Bey, iki ayrı dünya arasında bir köprü kurmak amacıyla hayallerinin peşinden İstanbul'a gelmiştir. Tıpkı Ali Ufku'nun yaşadığı gibi kalbi ve ruhu Avrupa ile Asya arasında kalan bu program, iki ayrı kadim kültürü, mucizeleri, maneviyatı ve cazibeleri birleştirmeye adanmıştır.
- Konser başladıktan sonra gelen misafirlerimiz balkon kısmına alınacaktır.- 7 yaş ve üzeri bilete tabidir. 7 yaş altı salona alınmaz.