Suriye-Ürdün sınırında bir insani yardım ekibinde çalışan ve savaş bölgesinde birçok travmatik âna tanık olan İngiliz doktor Hana, yıllar sonra yeniden Mısır’ın Luxor şehrine döner ve eskiden ilişki yaşadığı adam, Sultan’la karşılaşır. Arkeolog olan Sultan’la bu tarihi kentte karşılaşması, Hana’nın geçmişiyle bugünü arasında bir köprü kurar. İki eski sevgili Luxor’un hiyeroglifler ve anıt mezarlarla dolu tarihi dokusuna sığınır. Hana rolündeki Andrea Riseborough’nun uzun süre akıldan çıkmayan bir performans sergilediği Luxor şehrin başrolde olduğu etkileyici bir sinematografiye sahip. Zeina Durra’nın ikinci uzun metrajı, yaşama tutunmak üzerine zihin çalıştıran, duru bir yolculuk.