Sergi, "50 yıl sonra 50 yıl Bauhaus 1968" adlı projenin "Female Futures / Feminist Gelecekler" bölümünü İstanbul'a getiriyor.
Açılışta Mona Mahall ve Aslı Serbest ile bir söyleşi gerçekleştirilecek.
Sanatçı ve mimar Aslı Serbest ve Mona Mahall (m-a-u-s-e-r), Württembergischer Kunstverein Stuttgart'taki "50 yıl sonra 50 yıl Bauhaus 1968" çalışmalarından yola çıkarak, modernite ve Bauhaus kültürü bağlamında feminist mekansal ütopyalar üzerine spekülatif araştırmalarını sergiliyorlar.
Walter Benjamin 1931'de yazdığı kısa bir metinde yıkıcı karakteri şöyle tanımlar: „Yıkıcı karakterin yalnız bir tek parolası vardır: yer açmak. Ve de bir tek faaliyeti: Ortalığı temizlemek.“ Yıkıcı karakter yarına saf dışı ettiği durumları bırakır. Temiz hava ve boş alan ihtiyacı içinde, bütünsel indirgeme yapıp, yaşının izlerini silip kendini tanımladığı koşullarından koparıyor — modernite ve Bauhaus programı bununla tasvir edilmektedir. Benjamin’e göre, yıkıcı karakter aracılığı ile yeni başlangıç noktasının oluşma olasılığı mümkün olabilmektedir. Bu bağlamda bütünsel indirgemenin sıfır noktası (tabula rasa), Bauhaus'un yeni, nötr ve arınmış mekanlar üretmesine izin verir.
Modernite, yıkıcı karakteri yüzünden uzun zamandır sorgulanmaktadır; erkeklere atfedilen ve paternalist, sömürgeci ve totaliter olarak algılanan tabula rasa ütopyaları yüzünden de sorgulanmaktadır.
Diğer moderniteler özellikle bütünsel indirgeme ve tabula rasa’ya yönelik alternatif yaklaşımlar, “Alice'in Yaptığı Ev” isimli araştırma tabanlı çalışmanın konusunu oluşturuyor. Aslı Serbest ve Mona Mahall, feminist teorileri ve pratikleri izleyen modern yaşam mekanlari üzerinde yeni düşünceler üreten ütopik projeler ile ilgili araştırmalar ve spekülasyonlar yapıyorlar. Video, maket, çizim, resim ve metin olarak, kendi bağlamından çıkarılan ancak tamamen yok olmayan mekanlari, aktörleri ve işlevleri kapsayan yaklaşımları ve senaryoları topluyorlar ve geliştiriyorlar: Bu senaryolar mutfağı yaşam alanı içinden çıkarır (Alice'in Yaptığı Ev), Romeo'yu Romeo ve Jüliet‘den siler; özel ve kamusal alan arasındaki karşıtlığı yok ederler.
Modernitenin genişletilmiş projeksiyonlarına karşıt tasarımlar geliştirip, yeni mekansal bağlantılar ve ilişkiler sağlayan “minimal” operasyon kavramları dile getirirler. Bunu yaparak, bizim üzerinde olası adil ve açık materyalist, sosyal, ekolojik ve estetik bir geleceği geliştirebileceğimiz temeli oluştururlar.