Cenova’nın denizden görünüşü her devirde tüm sanatçılara ilham vermiştir. Şairlerin, gezginlerin ve sanatçıların hayran olduğu pekçok yüzü ve çelişkisi olan deniz, sanayi, ticaret, sanat, mimari, seçkin bir tarih, ışık, renk, doğa manzaraları ve güzellik pırıltılarının şehri. Cenova, keşfetme zevkine sahip gezginler için doğal bir hedef, gizemli çekiciliği olan bir şehirdir. Eski Limana doğru inen “creuze” lerde ki bugün (katır yolu), her yıl milyonlarca kişinin ziyaret ettiği Akvaryumun bulunduğu ve insanların boşvakitlerini geçirdiği meydanda; Avrupa’nın daracık yollara sahip en büyük tarihi merkezinde, Yeni Yol’da ve Unesco’nun Dünya Mirası listesinde yer alan “ Rolli’lerin Sarayında”, yıl boyunca kültürel etkinliklere ve sergilere evsahipliği yapan Dükler Sarayında , barok ve ortaçağ kiliselerinde kendini gösterir. Cenova deniz ve tepeler arasında kalan dikey bir şehir olup, ünlü Castelletto ve yükseklere çıkılınca nefes kesen manzaralar karşımıza çıkar. Ayrıca Boccadasse mahallesinin vahşi güzelliği, kayalıklardaki Nervi gezintisi ve şehri çevreleyen kaleler ve tarihi villalarda asla gözardı edilemez.

Cenova seni asla terketmeyen bir kalp, kuzey rüzgarına karşı kepenkli pencereler, yokuşlar için nefes ve kısa bir şiirdir. Cenova, Akdeniz’de kimsenin sahip olmadığı kadar müzikal ve ticari, savaşların ve anıların vasisi, manzaraların ve sanatın güzelliğidir. Her taşta dinlenecek bir masal, her dönemeçte bitip gitmiş bir hikaye, her yiyecek değerli bir eylem: Cenova bütün bunların hepsi demek ve onu bir kez gördüysen mutlaka geri geleceksin demektir. Bugün Cenova ile nişanlanın, sizi sarıp sarmalayan ve şaşırtan, sözlerin elçisi olan bu görüntülere bakın: denizcilerin kuvvetli elleri asla ihanet etmezler...