Yabancı Olanın Evinde Olduğu Yer

Yabancı Olanın Evinde Olduğu Yer

Tarihler: 03 Nisan 2019 Çarşamba ~ 27 Nisan 2019 Cumartesi

Yer: Goethe-İnstitut İstanbul

Adres: Yeniçarşı Cad. No:32 Beyoğlu İstanbul

Telefon: 0212 249 20 09

Paylaş:

Yorumlar:

istanbul.net.tr Nis 3, 2019 ~ Nis 27, 2019

LiteraTür web projesinin ikinci teması “ev”in küratörlüğü, Türkiye’de yazar Gaye Boralıoğlu, Almanya’daysa yazar Katerina Poladjan tarafından üstleniliyor.

Proje kapsamında iki ülke edebiyatında “ev” meselesini konu edinen yazılar ve yazarlarla bu konuda yapılmış video röportajlar bir araya getiriliyor ve Almanya ve Türkiye’deki farklı bakış açılarını gözler önüne seriyor.

“Adam Almanca “Heimat” sözcüğünü bilmez. Göğsünü sıkıştıran, içinde çığlık atan şey için çok dar bir sözcüktür bu yurt sözcüğü, geceleri gözünü kırpmadan yattığı yatak gibi fazla dar.” (Katerina Poladjan) Ev ve yurt, bizlerde birbirinden alabildiğinde farklı deneyimler ve duygular uyandıran kavramlardır. Hepimiz bir yerlerde yaşıyor, en az bir dil konuşuyoruz ve hepimiz illa ki yaşadığımız yerde yaşamanın, belli bir dil ortamının içine doğmanın, hatta buradan sökülüp atılmanın ne anlama geldiğiyle haşır neşir oluyoruz. Dil, çevremizle bir iletişim yolu olarak, kimlik ve aidiyet hissiyle yakından ilişkili. Dili bir araç olarak kullanan, onu eğen, parçalarına ayıran, onunla oynayan ve normlarını yıkmak isteyen yazarlarda, kimlik ve aidiyetle kurulan ilişki oldukça yoğun gerçekleşiyor. Toplam altı video röportajdan birinde kendisine bu konuyla ilgili soru yöneltilen Kürt yazar Murat Özyaşar, üç farklı dilden söz ediyor: Kürtçe, Türkçe ve adı geçen iki dilden meydana gelen ve Özyaşar’ın anadili olarak adlandırdığı bir tür kırma dil. Bu kırma dilin, yaşadığı kentte kimlik uğruna uzun yıllardır verilen savaşın bir sonucu olduğunu söylüyor. Rus asıllı Alman yazar Larissa Boehning de, kendini dilinde evinde hissettiğini ve bunun kendisini belli bir yere götüreceği yanılgısına kapıldığını ileri sürerek sözü tam da buraya bağlıyor. Buna karşın Christoph Peters, dünya üzerinde hissettiği yabancılık halini huzur içinde yaşamasına imkan tanıyan yabancı bir ülkeye aidiyetten söz ediyor. Ankaralı Pelin Buzluk, tüm eserlerinde, kendi gözlerinde giderek daha da yabancı hale gelen kenti Ankara’ya, bir tür “karşılıklı tanıklık” içinde atıfta bulunuyor; nitekim Almanyalı yazar Michael Wildenhain’in, Berlin olmadan üretmeyi aklının ucuna bile getirmeyeceğini söyleyerek katıldığı bir durum bu. Buna karşın Bora Abdo’nun “ev” kavramı oldukça karanlık. Adbo, evin dışında gerçekleşen hiçbir olumsuzluktan kaçınamayacağımızdan, çünkü bunların evin içine girmenin bir yolunu illa ki bulacaklarını söylüyor. “Ev” kavramı etrafında şekillenen bu projeyle haşır neşir olan çeşitli yazarları birbirine bağlayan, bu evin yerini doğrudan ifade edememeleri. Evinde olmak, aile ve arkadaşlarla, dille ama çelişkili biçimde aynı zamanda yabancılıkla da ilintilendirilebilen bir duygudur. Giderek daha çok insanın savaş nedeniyle yurtlarını terk etmek zorunda kaldığı, insana evinin zaman zaman yabancı geldiği, hatta kimi zaman insanın, evi olarak nitelendireceği bir ülkede doğmamış olduğu bir dünyada, yabancılık aidiyet hissinden daha tanıdık bile olabilir. Küratör Gaye Boralıoğlu’nun sözleriyle ifade edecek olursak: “Ev ait olmak demekse, biz ait olmadığımız yere, aidiyetsizliğimize bağlandık.”

istanbul.net.tr

Kare Kod (QR) Uygulaması

Sitemizde yer alan Mekan sahipleri ,etkinlik düzenleyenler, Kare (QR) kodunuzu oluşturun, bilgilerinizi mobil kullanıcılarla kolayca paylaşın. Oluşturduğunuz kare (QR) kodu yazıcınızdan basarak hemen kullanabilirsiniz.

Resime sağ tıklayıp jpg formatında farklı kaydedebilirsiniz.

Herhangi bir yorum yapılmadı ilk yorumlayan siz olun...
Yorumlar yaparak sesini duyur..!

İlginizi Çekebilir

Aile Eğlencesi Atölye Kurs Bale Çocuk Oyunları Devlet Tiyatroları Haberler Foto Galeri Video Galeri Daha Fazlasını Göster

SAYFAYI PAYLAŞIN

Facebook Twitter İnstagram Pinterest Mesaj Email
KAPAT

HAKKIMIZDA

Hakkımızda iletisim Yasal Uyarı Reklam Android Apple
KAPAT