“Küs olduğunuz biriyle barışmak için bir yirmi sene beklenir mi?”

ALTAR; bir kayıp sonrası insanın kendisiyle barışma hikayesi.
Kalbe vurulan kilitlerin ve bu kilitlerin açılma hikayesi.

Kendisini bilinçaltı “çöplüğünde” bulan ve bir daha reenkarne olmak istemeyen Rüzgar, hikayesindeki ana düğümü çözmek için bilinçaltına bir yolculuk yapar. Fiziksel ve fantezi dünyası arasındaki gelgitlerle örülen oyunda, Rüzgar kaynak denilen kavramın “küsmeden önce olduğumuz kişi”, yani çocukluk olduğunu keşfeder.

ALTAR, en çok şu andaki halimizin ve kişiliğimizin “nasıl inşa edildiğinin”
üstünde duruyor ve oluşturduğumuz inanç ve davranış kalıplarının işlevselliğini sorguluyor. Yaşadığımız ilişkilere göz kırparak; görülmek, mahremiyet, hafıza, utanç ve haset gibi kavramları irdeliyor. Ve “kötü” diye tabir edilen her durumun içinde bile iyilik olduğunu hatırlatıyor!

berika’nın beşinci sahne prodüksiyonu ALTAR, önce yazılıp daha sonra sahneye konan bir tiyatro oyunu değil. Metin yazımı, hareket tasarımı ve sahne tasarımı eşzamanlı olarak sekiz aylık bir prova sürecinde tamamlandı. Tiyatro ve hareketin birbiriyle örüldüğü, iç içe geçtiği ve farklı disiplinlerin bir arada oluşturdukları iş birlikteliği açısından ALTAR bir tiyatro ya da bir dans gösterisinden öte, bir yaratım.