Amerikalı yazar Lillian Hellman’ın anılarından ve ‘Julia’ adlı kısa öyküsünden yola çıkarak Nesrin Kazankaya’nın yazdığı oyunda, Amerikalı iki kadın arkadaşın tutkulu sevgileri ve büyük aşkları anlatılır. Çocukluktan başlayan bu olağanüstü dostluk, Julia’nın üniversite eğitimi için Oxford’a gitmesiyle bir yol ayırımına gelir. Ancak, belli aralarla Avrupa’da birbirlerini gören bu iki kadının sevgisi azalmaz, giderek artar.Julia Avrupa’da sınıfsal mücadelenin içinde devrimci bir kimlik kazanır. Bu sırada Avrupa’da 1929 büyük ekonomik kriz sonrası sosyal bir çöküş yaşanmakta, totaliter rejim istekleri pek çok ülkeyi tehdit etmektedir.
Avrupa’da aydınlar somut acıalr yaşarken;Amerika’da Lillian Hellman ve çağdaşı diğer yazarlar, Avrupa’yı izlemekte, büyük bir bunalım içinde içkide teselli bulmakta ve alkolik bir yazar kuşağı oluşturmaktadır.Amerika’nın bireysel acıları, Avrupa’nın gerçek sosyal acılarından farklıdır. Nazizim, iç savaşlar, infazlar ve uğursuz saldırılarla çalkalanan Avrupa’da, bu naif dostluğun yolları kesişir. Avrupa’da yaşanan bu buluşmalarda Lillian ve Julia’nın aşkları, politik bilinçleri, beklentileri, kaygıları, kederleri ve hüzünleri paylaşılıp sorgulanır.
Oyun bir anlamda ülkeler ve kentler arasında dolaşan bir seyir defteridir. New York’ta başlayıp, ’20’li ve 30’lu yıllarda büyük acılarla faşizmin yükselmesine sahne olan ülkeleri; Londra, Viyana, Madrid, Berlin gibi kentleri dolaşan; iç savaştan direnişlere, Nazizmden McCarthy komisyonuna uzanan oyun, bir anlamda 1. ve 2. Dünya savaşları arasında, faşizmin yükselişinin seyir defteridir.