Ölüm Zinciri

Ölüm mektuplarının gizli tarihinde kötülük, korku ve ölüm yatar. Nesilden nesile aktarılan bu mektuplardan bazıları hala varlığını sürdürmektedir ve bu mektupların ulaştığı herkes kendi kendine aynı soruyu zsormak zorunda kalır: Eğer zinciri kırarsam başıma gerçekten kötü bir şey gelebilir mi?

1978’deki Corey Davis olayını düşünün. Genç bir atlet olan Corey kendisine iletilmiş olan ölüm mektubuna gülüp geçmiş ve mektubu fırlatıp çöpe atmıştı. Ancak kısa bir süre sonra Tolulemme Gölü’nün sularında, tıpkı bir Houdini illüzyonuna benzer şekilde, zincirlere bağlanmış ve ağzına o uğursuz mektup tıkıştıtılmış şekilde ölü bulundu. Bu dava asla çözülemedi.

2009 yılındayız... Carlson Lisesi’nde eğitim gören 6 yakın arkadaş e-mail yoluyla birer ölüm mektubu alırlar. Mektup sadece yazılı bir mesaj değildir ve mektupte tuhaf, ürkütücü bir de ikon yer almaktadır. Bu mesajlardaki tehdidi ciddiye alabilecekleri kimin aklına gelir ki? Peki mektuplar gerçekten ölümcül olabilir mi?

O güne kadar sıkı dost olduklarına inanan gençler bu lanete ya da buna lanet süsü veren kişiye karşı savaş açtıklarında ise artık ne hakkında emin olmaları gerektiğini bile düşünemez hale gelirler. Dostlukları gerçekten sınanmaktadır. Bu uğursuz mesaj yüzünden gençler tek tek ve akıl edilemeyecek derecede korkunç şekillerde ölmeye başlar. Dostlar düşman olmaya başladığında ise ölümden kaçmak neredeyse imkansız hale gelir.

Mektup elinize ulaştığında onu en yakın dostunuza iletmeniz gerekmektedir. Ve bu kişi de mektubu açıp okumak zorundadır. Ancak zinciri kırarsanız akıl almaz bir ölüm de sizi beklemektedir. Mektubu sevdiğiniz birine iletebiliecek misiniz? Dostluğun herhangi bir anlamı var mı? Jessie (Nikki Reed) ve dostları bu ölüm kokan mektupalrı ya da bu mektupları gönderen kişiyi alt edebilecekler mi?