Hafta içi uyku sersemliği, iş telaşı gibi bahanelerle sofraya oturup ağız tadıyla kahvaltı yapamıyoruz ya da ufak tefek şeyler atıştırarak geçiştiriyoruz, bu da hafta sonu kahvaltısını çok daha değerli kılıyor. İşe ya da okula gitme telaşı olmadan, kafa rahatlığıyla ve aileyle yapılan kahvaltıların çok daha fazla mutlu ettiğini kabul edebiliriz. Aynı koşulları hafta içinde de sağladığınızda, belki birazcık uykudan fedakârlık ederek, her günün çok daha anlamlı geçmesini sağlayabilir miyiz?
Gün doğumuyla birlikte gelen her yeni gün, hayata dönüş için bir umut taşır. Bu umut için gerekli olan somut enerjiyi de kahvaltı yaparak kazanırız. Beslenme açısından “günün en önemli öğünü” olarak tabir edilir ya çoğu zaman, kahvaltı yaparken hissettiğiniz duygular da günümüzün nasıl geçeceğiyle ilgilini ipuçlarını da beraberinde getirir. Kahvaltısını her gün geçiştiren biri, hayatını da bir parça olsun geçiştiriyordur aslında.
İstanbul’da yaşamın getirdiklerinden biri de günü telaş içinde geçirmek: Her yere yetişmeye çalışmak, her işi bir an önce halletmeye çalışmak, hızlı olmak ve bunları yaparken aynı zamanda yaşamaya çalışmak... Kahvaltımızın da bu hengâme içinde atlanıyor olması anormal bir durum olarak görünmüyor olabilir. Ancak bu telaşenin içinde yapacağınız yarım saatlik bir değişiklikle gününüzün çok daha güzel geçmesini sağlayabilirsiniz. Akşamdan biraz erken yatıp sabah da yarım saat önce uyanarak kendiniz ve aileniz için hazırlayacağınız kahvaltı, mutluluğa erişmenizde büyük bir adım olabilir. Bu değişiklik, gün içerisinde de domino etkisi yaratarak belki de tüm telaşınızı ortadan kaldırabilir.
Kahvaltı, karnımızı doyurmak için yaptığımız bir eylemden, tabağımızdakinden çok daha fazlasıdır. Mutlulukla ve hayatla olan ilgisi tabağınız kadar yakınınızdadır.
İnci Beyza YÜREKLİ