Karşı Sanat Sine - Felsefe SeminerleriSunan: METİN GÖNEN
Felsefeci-sinemacı yazar Metin Gönen’in hazırlayıp sunduğu Karşı Sanat Sine - Felsefe Seminerleri, sinemayı hem bir sanat olarak ele alıp filmleri kendi özgün sinematografik operasyonları içinde ne tür fikirler savunduğunu inceliyor; hem de bu film analizlerini “eserlerle birlikte düşünme" çalışması olarak felsefenin aydınlatıcı kavramsallığıyla temellendiriyor. Karşı Sanat Sine - Felsefe Seminerleri, sinemanın duyarlılığına felsefenin mantıksal kesinliğini, felsefenin akılcılığına da filmlerin heyecanını katıyor. Sinema tarihinin iyi yazılmış ve yapılmış örnek filmleriyle Platon, Aristo, Rousseau, Kant, Schiller, Hegel, Nietzsche, Marx, Freud, Lacan, Deleuze, Foucault, Ranciere, Badiou… gibi önemli filozof ve düşünürleri ele alarak, sinema ve felsefenin yaratıcı karşılaşmasında aşk, dostluk, yaşamın anlamı, ölüm, adalet, özgürlük, iş, çalışma, angajman, demokrasi, politika, özne, vücut, tutku, arzu, psikoloji, psikanaliz, doğa, uygarlık, sanat, ekoloji… gibi insan yaşamının temel konuları ve çağımızın güncel sorunları üzeride sinemayla birlikte düşünüyor.
Sinema ve Uygarlık Eleştirisi
1. Seans: Avatar ve Doğa / Uygarlık Sorunu
2 Aralık 2010 - Saat: 20.00
Gazeteci Erol Dernek Sok. No: 11/4, Hanif Han, Beyoğlu, İstanbul
Metin Gönen, Karşı Sanat Çalışmaları Sine - Felsefe Seminerleri’nin ilkinde Avatar filminin sinematografik ve felsefi değerlendirmesini yapıyor. Gönen, Avatar filminin bir yanda 3D sistemiyle seyirciyi sinema salonlarına çeken teknolojik bir devrim yapmasından; diğer yandan Pocahontas gibi eski hikâyelerle yeni tatlar yaratmasından öte, filmi, Rousseau tarzından bir felsefi - romantik uygarlık eleştirisi destanının görsel şöleni olduğu fikriyle ele alıyor. Uygarlığın, duyarlılıktan kopuk teknik bir akıl olarak gelişiminin hem insanı akıl/duyarlılık (kafa ve beden) olarak, hem de insanlığı kültür-uygarlık / doğa olarak ikiye böldüğü saptamasından yola çıkıyor. Gönen, Avatar filminin, kar amaçlı sermayenin emrindeki militarist yıkıcılığın ve kendi amaçlılığı üzerinde düşünmeyen pragmatik bilimciliğin, insanın kendi doğal bedenini bile sakatlayan, kendi ayaklarını dahi felç eden yıkıcı-mekanik bir uygarlık haline geldiği saptaması yaptığını belirterek, filmin kendi sinematografik fikirlerinin özgünlüğüyle birlikte Rousseau’dan, Schiller, Hölderlin, Scheling, Nietzsche ve Heidegger’e dek bir mekanik - teknik uygarlık eleştirisi yapıyor.
2. Seans 16 Aralık 2010: Amerikan Güzeli ve Uygarlıkta Huzursuzluk-Eros/Thanatos
3. Seans 30 Aralık 2010: Yumurta, Uygarlık ve Orijin Bütünlük Mitolojisi
4. Seans 06 Ocak 2011: Üç Maymun, Uygarlık ve Yabancılaşma