Yönetmen: Derviş Zaim Senarist: Derviş Zaim Görüntü Yönetmeni: Mustafa Kuşçu Kurgucu: Mustafa Preşeva Özgün Müzik: Baba Zula Oyuncular: Tuncel Kurtiz, Ahmet Uğurlu, Ayşen Aydemir, Fuat Onan, Şerif Erol, Hasan Uzma Yapımcı: Derviş Zaim, Ezel Akay Yapım Şirketi: İfr Türkiye, 1996, 35 mm, Renkli 74', Türkçe; İngilizce altyazılı
90'lı yıllarda içinde debelendiğimiz bu kaotik alemin son çivisi de gevşemiş gibiydi. Faili meçhul cinayetler ve yolsuzlukların merkezindeki siyasetçiler gönül hoşluğuyla herkesebir ev ve araba vaadini dayatıyorlardı. Kutuplaşmanın âlemi yoktu (Sovyetler de çökmüştü işte!) ve çiçeği burnunda özel TV'lerimize göre idealizm yokluğunu televole kültürüyle çalıp, söyleyerek pekâlâ aşabilirdik. Tabutta Rövaşata, bu iki arada bir derede kalmışlığı, hiçbir yere ait olamama halini tespit edişiyle de sinemamızda bir kırılma noktası. Derviş Zaim hem arkadaşlar arasında gerilla usulü de film yapılabileceğine öncü olmuş hem de mahallenin garibanı karakterini sinemamızın en marjinal esas adamı olarak baş tacı etmişti. Sokakta yaşasa da insanlığından taviz vermeyen Mahsun (Ahmet Uğurlu) araba çalarken aslında üşümeden geçireceği bir mekânı, bir gecelik konforu ödünç alıyordu. Onu Yeşilçam nostaljisinden ayıran ise genel geçer düzenin hizasından çıkmış birisi olmasıydı. Doğru bildiğini okudukça başı sıkışan Mahsun'un başka yerlere kaçıp gidememe hali Arafta da Türkiye insanının makus talihi olarak yeniden karşımıza çıkıyor. Farklı bir gelecek hayalindeki Zehra'nın (Neslihan Atagül) şehirlerarası yol üzerindeki bir dinlenme tesisinde çalışması iki dünya arasında çekilecek bir bekleme cezası gibi. Karakterlerin modern Türkiye'ye sinmiş olan korku ve endişelerin göstergesi olduğu ortada. Zaten Mahsun'un güzelim Boğaz semti, Zehra'nın isli puslu küçük kentinden farklı değil. Alacakaranlığa sabitlenmiş açık alan manzaralarıyla her ikisi de benzer sıkıştırılmışlığın ve sabitlenmişliğin filmleri. Arzu nesnesi olan kişilerin gidici olması da bu duyguyu pekiştiren bir olgu. Fallik misali dev bir kamyonla Zehra'nın, sivri bir şırıngayla Mahsun'un değişim hayalleri un ufak oluyor, yoksulluk ve yoksunluk çemberi iyice daralıyor. Ne aşkla mümkün oluyor kaçmak küçük çemberimizden, ne de en uçta yaşamakla. Mahsun en azından işi iyice deliğe vurmuş, TV ekranındaki şişman sosis reklamı finale müstehzi bir nokta koymuştu. Yerel bir TV şovunda evlenen Zehra'nın kaderine boyun eğmek zorunda kalışı ise son çivinin belki çoktan düştüğüne delalet.– Esin Küçüktepepınar
Sitemizde yer alan Mekan sahipleri ,etkinlik düzenleyenler, Kare (QR) kodunuzu oluşturun, bilgilerinizi mobil kullanıcılarla kolayca paylaşın. Oluşturduğunuz kare (QR) kodu yazıcınızdan basarak hemen kullanabilirsiniz.