Pilot Galeri, 9 Mayıs-14 Haziran tarihleri arasında Elmas Deniz’in “siyah panteri görebilmek” isimli sergisine ev sahipliği yapıyor. Elmas Deniz, küresel güç yapıları, devlet kontrolü, şehircilik, ekonomi ve küreselleşme üzerine düşünen bir sanatçı. Sergi, sanatçının Stockholm’de Iaspis misafir sanatçı programı esnasında hazırladığı ve ilk kez gösterilecek olan, video, heykel, desen, yazı ve enstalasyonlarından oluşuyor.

Sanatçının uzun süredir ilgilendiği meseleler olan 'doğa' ve 'ekonomi', 2012 yılında Maçka Sanat Galerisi’nde gerçekleşen solo sergisinin temelini oluşturmaktaydı. Birey üzerinden ele aldığı “yoksulluk” meselesi, bu sergisinde, daha global bir değerler sistemi sorgulaması üzerinden tartışılıyor ve değişim aracı olan paraya ve parasal değer biçmenin kendisine odaklanılıyor. Özellikle doğanın ticarileşmesi, bu ticarileşmenin normalleşmesi hali ile insanın doğayı (ve hatta doğal güzellikleri ) algılama ve tüketmesine ilişkin çeşitli çalışmalar, sergide tartışılan meseleler arasında yer alıyor.

Serginin zeminini, sanatçının Stockholm'de bulunan 5 asırlık bir meşe ağacı üzerinden ürettiği bir seri iş oluşturuyor. Sanatçının, kendi ekonomik durumuna bakmaksızın sembolik bir jest olarak düşündüğü bir ağacı satın almayı isteme hali, işin hem çıkış noktasını ve hem de videosunun okuma anahtarını oluşturuyor. Daha önceleri satılmayan ve/ya satılması düşünülemez olana gönderme yapan bu iş, toprak almak ve toprağın üzerindeki her şeyi birlikte almak-alabilmek üzerine de düşünüyor.İnsanın sevdiği ve ona yararlı olan şeyleri satın almak istemesi, sahip olmayı tek yol olarak düşünmesini de bir başka katman olarak destekliyor.

Sanatçı kendisini soktuğu bu absürd pozisyonda, özel mülkiyet ve ticari nesnelerin arasına karışan doğanın nerede olduğunu sorguluyor.

Bir ağacı satın alma isteği etrafında şekillenen sergi; video, model heykel, yazı ve çizimlerden oluşuyor. Değer sistemi- özellikle bir şeyin parasal karşılığını belirleme- sanatçının speküle ettiği birtakım parametreler üzerinden bir dizi çizim eşliğinde inceleniyor. İlk bakışta mantıklı görünen bu hesaplar, aslında, doğanın parasal karşılığını belirleme konusunda yetersiz kalıyor.

Bir ağacı satın almak istemek ne anlama geliyor?

Neo-liberal kapitalizmin alışkanlıkları eksenindeki tüketim toplumunda, doğanın tüketilebilirliği sadece parayla satın almak değil, ama temiz hava, manzara veya turistik bir ilgi ile de şekillenebiliyor, zira doğa artık şehirli insanlık için " insansız" alanları içeriyor. Bu mekanlarda çekilen fotoğraflardan kurulu enstalasyon, hem bu tüketme halinin altını çiziyor hem de bir doğaya ait görsellere duyarsızlığımızın üzerine gidiyor. Kıtlık ve çokluğun değeri nasıl etkilediğine ilişkin bir yerleştirme, temelde doğaya ilişkin imajlara tıpkı savaş veya diğer görüntülere ilişkin duyarsız kalmamızın altını çiziyor.Bir ağacı satın almaya çalışmak ile ağaçtan yapılma kağıt para zihnimizde birleşemiyor. Elmas Deniz, farklı boyutlardaki paraları çerçeveliyor, görünmez kılıyor.

Doğayı korumanın gerekliliğine ilişkin her şey, bir paradoksa hapsoluyor. Kapitalist sistemin sürdürülebilirliği sürekli büyümeye dayandığından, doğal kaynakların sona ermesi yine kapitalist bir anlayışla tüketim alanına giriyor. Sembolleri kurtarmaya indirgenen doğanın korunması, bu kez aşırı bilgilendirme ve doğaya ait görsellerin hızla görünmez hale gelmesine yol açıyor. Ufak bir buluntu görsel olan ve sergiye de adını veren siyah üzerine siyah bir panteri gösteriyor. Sanatçı, görünmezi görünür kılmanın bir yolu olarak, bu kez hazır-buluntu bir nesneyi kullanıyor.

Sergi, doğa, para ve satın alma konuları temelinde, bir değerler sistemini tartışmaya açmayı hedefliyor.