Rampa'da, 12 Eylül – 20 Ekim tarihleri arasında görülebilecek Aşk ve Diğer Meselelerisimli sergi, Amsterdam'da yaşayan ve çalışan Servet Koçyiğit'in son dönem çalışmalarını ve Türkiye'de ilk kez sergilenecek yapıtlarını biraraya getiriyor.

Sanatçı sergide, romantizmin nasıl algılandığı ve yorumlandığı; duygunun nasıl toplumsallaştığı ve -toplumsal cinsiyet üzerinden- nasıl kültürleştiği sorularını ele alıyor. Koçyiğit'in sanatsal yaklaşımında kadınlık - erkeklik hallerinin çeliştiği alanlar izleyiciyle arasında kavramsal bir köprü işlevi görüyor. Ev hayatıyla, gündelik olanla ve domestik kültürle birebir ilişki kuran bu açık uçlu işler, kişisel kodlardan oluşan bir anlam haritasına dönüşüyor.

Sanatçının video, fotoğraf, yerleştirme gibi farklı mecralarda sergilenen çalışmaları arasındaki ilişkiler ve anlam sıçramaları biraraya gelerek, mekanı kavramsal olarak bir eve, hayali bir oturma odasına, hayal gücüyle oluşan bir adaya dönüştürüyor.

Koçyiğit sergide yer alan çalışmalardan ilkini, el yapımı dantel örgü olarak tasarlamış. 'Günbatımı / Sunset' (2012) kırmızı bir resimsellikle nakşedilmiş; hepimizin kalbinin kırıldığı anlara adanan bir anti-anıt ya da ölümsüzleşen bir şarkı sözü gibi... Batan güneşin ardından ("Fuck You Sunset" yazısını Türkçe'leştirmenin derdiyle) eski Türk filmlerinden bir sahneyi çağrıştırır şiirselliğiyle: "Nasıl da sevmiştim yıllarca ben seni…" dedirtiyor.

Bir diğer deneysel kavramsallaştırma stratejisi olarak, "Bozuk Paralar / Coins" (1999) isimli yerleştirmesinde Koçyiğit bir zamanlar doğu medeniyetlerinin zenginlik sembolü olan halının altına, altın rengi ve bozuk para şeklindeki çikolata kapları saklıyor. Çocukluğumuzdan fırlamışçasına tanıdık altın para çikolataların içlerinin yenmiş olmasının yarattığı hayal kırıklığı, halıya, zenginliğinin değişen değer sistemiyle birlikte yansıyor.

Çocuk-yetişkin perspektifini yeniden kurarak, muzip bir hayal gücü ile yarattığı kayıp oturma odasının en güzel köşesi, pazar akşamları evlatlarının okul üniformalarını televizyonda Dallas izleyerek ütüleyen annelere adanmış. 2004 tarihli "Tekne / Das Boot" bir yanık izi eşliğinde, sörf tahtasından ütü masasına dönüşerek, izleyicisini açık denizlere davet ediyor.

Servet Koçyiğit, "Yüksek Eğitim / Higher Education" (2004) isimli çalışmasında, eğitimin hiyerarşik yapısını aslına uygun bir dille, illüstrasyonun gücünü kullanarak ironik bir forma dönüştürmüş. Üst üste dizilen okul sıralarının ve eğitim araç-gereçlerinin, öğrencilerle birlikte oluşturdukları bu serbest kompozisyon hizayla, terbiye ve tedrisatla ilgili çağrışımlarla dolu.

"Anavatan / Motherland" (2007) isimli fotoğraf çalışmasıysa, her biri farklı bir askeri üniforma giyen beş askerin kararlılıkla ve izleyiciye direkt bakarak tuttuğu, halinden memnun bir dansöz imgesinden oluşuyor. Koçyiğit, bir yazısında bu imaj üretimi için farklı okumalar öneriyor: "Buradaki kompozisyonu, öncelikle kadının farklı toplumlardaki pozisyonu üzerinden klasik bir toplumsal cinsiyet çatışması olarak; ikincil olarak, iktidar ve kırılganlık arasındaki zıtlık ilişkisi açısından; son olarak, işin başlığının da (Anavatan) önermesi düşünüldüğünde, bir ülkeyi koruduğu kadar kontrol da eden bir ordu olarak okunabilir."

Bu çalışmalar arasından soyutlama tekniğiyle öne çıkan bir diğer iş de, video ve fotoğraflardan oluşan "Gerçek / Truth" (2011) serisi oluyor. Bir grup kameraman, fotoğrafçı ve muhabirin grup halinde, günümüz medyasını akla getiren türetilmiş bir koreografi içindeki hareketini görmek hepimiz için oldukça tanıdık. Kimi takip ettiği belli olmayan bu medya ordusu siyaset, sanat ve spor dünyasının skandallar yarattıkça kendini yeniden üreten, makineleşmiş dünyasını akla getiriyor. Bu makinenin toplumsal ilgi ve sosyal gündemle bitmeyen kaçma-kovalama ilişkisi, zamansız, yersiz ve işaretsiz teatral bir dil aracılığında soyutlanarak sunuluyor.

Nasreddin Hoca'dan Aziz Nesin'e kadar, gelenekten moderne uzanan bir kültürel devamlılık ekseninde mizahla, hicivle, eleştiri ile hızlı ilişkiler kurabilen bu çalışmalarında Koçyiğit kendi kuşağını ve pozisyonunu nasıl tanımladığının ipuçlarını da veriyor: "80lerde Türkiye'de büyümek, kötü saç kesimlerinden ve omuzlara takılan vatkalardan ibaret değildi... Ordunun demokrasiye (üçüncü) müdahalesinden sonra, ülkedeki atmosfer karanlıktı. Okula gidiyor, yasaklanan kitapları gizlice okuyor, yasaklanan müzikleri gizlice dinliyor ve özgürlüğün-herhalde böyle bir şey olduğunu düşünüyorduk. Özgür olmanın ne demek olduğunu bilmeden, özgür olmak istiyorduk-sanat üzerinden-özgürlüğün ne olduğunu anlamam, uzun zamanımı aldı..."

27. Sao Paulo ve 9. İstanbul Bienalleri gibi önemli uluslararası sergilerde, MuHKA-Media ve De Appel gibi saygın uluslararası sanat kurumlarında çalışmaları sergilenen Servet Koçyiğit'in Aşk ve Diğer Meseleler isimli sergisi sanatçının Rampa'da açacağı ilk sergi olma özelliğini de taşıyor. Kişisel kodlar, yalın duygular ve düşünsel egzersizler, serginin ustaca kavramsallaşan anlam yapısı içinde, maskülen ve feminen ifadelerin, domestik kültürün ve üniformalı-sivil hayatın birbirilerine çarptıkları ince bir zeka oyununa dönüşüyor.

Saatler: Salı - Cumartesi 11:00 – 19:00