İnsan nedir ki? Film, bunu merak ediyor. İstanbul’un, vapur sesleri ve martı çığlıklarıyla yankılanan sokaklarında ve evlerinde, çığlık çığlığa, omuz omuza, sırt sırta, dudak dudağa, el ele, yumruk yumruğa, göz göze, yanak yanağa yaşayan insanları: Ali ve babası Rasih... Terzi Neriman ve oğlu Keten... Karnında bebeğiyle İpek... Kapıcı Rıza, karısı Selvi ve oğlu Çetin... Mahallenin kasabı Kemal... Neriman’ın köpeği Çakır. İpek’in kiracısı cimnastikçi Ümit, eski boksör Aytekin ve dostu Zambak... Film Ali’nin geçirdiği bir kaza ile başlıyor. Ali, kazada hafızasını kaybediyor. Filmin bütün ‘insanları’ kendilerini Ali’nin kafa karışıklığı ile gelen bir karmaşanın içinde buluyorlar: Bu karmaşa hergünün karmaşası, bu karmaşanın bir başka adı, hayat. Bu karmaşayı, elden ele dolaşan, sahibini arayan değerli bir yüzük ve uzak bir hırsızlık hikâyesi ve yalan bir polis soruşturması daha da renklendiriyor. Ama KORKUYORUM ANNE’nin buna paralel akan bir hikâyesi daha var. İnsan vücudunun hikâyesi bu. Gerçek hayatta eylemlere, olaylara, entrikalara aldırmadan her insan vücudunda yaşanan bu hikâye KORKUYORUM ANNE‘de sahnenin önüne çıkıyor. Entrikayı gölgede bırakıyor. Olayları izleyen göz, dinleyen kulak insan vücutlarının peşine takılıyor.
Sitemizde yer alan Mekan sahipleri ,etkinlik düzenleyenler, Kare (QR) kodunuzu oluşturun, bilgilerinizi mobil kullanıcılarla kolayca paylaşın. Oluşturduğunuz kare (QR) kodu yazıcınızdan basarak hemen kullanabilirsiniz.